Nikâh Masasında Kaybolan Saçlar

YAYINLAMA:

Merhaba sevgili okur, yine içimde birikenleri satırlara dökme vakti geldi.

23 Ağustos… Takvimimde işaretlediğim o “özel” gün. Pasta var, dans var, müzik var… ama işin özünü bağlayan imza yok. TÜİK’e göre 2024’te Türkiye’de 565.435 çift evlenmiş; her gün yaklaşık 1550 nikâh kıyılıyor. Nikâh olmadan düğün yapan çiftlerin oranı? Resmî bir istatistik yok. Matematiksel olarak açıklamak gerekirse: 565.435 / 0 = Absürt bir denklem.

Nikâhsız düğün, tıpkı “kitapsız kütüphane” veya “diplomasız mezuniyet töreni” gibi: Gösteriş var, alkış var, ama içi boş. Toplumda evliliğin temeli nikâhtır. Aile Araştırma Kurumu’na göre Türk toplumunun %87’si evliliğin yalnızca düğünle değil, nikâhla anlam kazandığını düşünüyor. Kalan %13, sanırım benim eski nişanlımın akrabaları ve Tiktok trendlerini ciddiye alan gençler. 

Evliliği erteleyen yalnızca benim gibi hazır olmayanlar ve nişanlısını tanıyamayanlar değil. Tanıyamayanlar diyorum çünkü yalnız değilimdir diye düşünüyorum, yani umuyorum.

 Düğün arifesinde alışveriş için dışarı çıkacaktık  nişanlım saçını tarıyor, ben de yanında kahvemi yudumluyordum… birden HOP! saç havada dönmeye başladı, sanki kendi küçük trajikomik dansını yapıyordu. Masaya indiğinde ise yerçekimi zaferini ilan etmiş gibiydi. Ben ise hâlâ ‘Bunu nasıl toparlarım?’ modunda panik içindeydim.” Tam o anda ben nişan takılarını bozdurup, “acaba saç ektirelim mi?” derken buldum kendimi. Neyse ki sosyal sorumluluk bilincim devreye girdi ve saç ekimi yaptırdım. Ama tabii iş sadece ektirmekle bitmedi; sulamak, bakım yapmak, şampuanını kontrol etmek… Resmen çim adam gibi suladım saçlarını, bahçeye su verir gibi... Hani kadınlar makyajını yıkayın diye espri döner ya; ben de içimden düşündüm, “Protez saçla nikâh masasına mı çıkacağız, yoksa story’de filtre mi kullanacağız?”

 Ortalama ilk evlenme yaşı 2024 istatistiklerinde, erkeklerde 28 yaş olarak görülüyor. erkekler gerçekten biraz daha bekletiyor kendilerini , sonrası malum soluğu Saç ektirme merkezinde alıyoruz. 

TÜİK verilerine bakınca alışıldık tabloyu görüyoruz: 2023’te 567.011 evlilik gerçekleşmiş, 2024’te 568.395’e çıkmış; kaba evlenme hızı binde 6,65. Ama boşanma artıyor: 173.342’den 187.343’e yükselmiş, kaba boşanma hızı binde 2,19. Yani evlilik trendleri sabit, ama “evlilikten kaçış” değil de “evlilikten dönüş” biraz daha yoğun.

Daha acı bir veri: 16–17 yaş grubunda 9.971 çocuk evlendirilmiş, bunların 9.354’ü kız çocuğu. Erkeklerin “ya sorumluluktan korkuyorum” mizahı bu tabloya karşı trajikomik bir tını kazanıyor.

Connell’in hegemonik erkeklik kavramına göre erkeklik toplumsal olarak şekillenir ve sürekli yeniden üretilir. Evliliği bir sınav gibi algıladıklarında kaçışı tercih etmelerinin altında toplumsal kodlar yatar. Bauman’ın flowing relationships görüşü, modern bireyin bağlanmaktan korktuğunu ortaya koyar. Erkekler için evlilik “geri dönüşü olmayan bir bağ” olduğunda ürkekleşirler. Bourdieu’ nun habitus kavramı ise gösterir ki, erkekler sorumluluktan uzak bir habitusla yetiştirilmiş; evlilik onlara bir “bitiş çizgisi” gibi gelir.28 yaşına gelmiş erkek “özgürlüğüm elimden gider” derken hâlâ annesinin ev yemeklerine muhtaçtır. Kariyer bahanelerinin ardında PlayStation ve çorap eşleştirme tutkusu gizlidir. “Ekonomik yetersizlik” gerekçesi öne sürülür, ama aynı birey lüks tutkular ve teknolojik oyuncaklara yatırım yapmaktadır.

Boşanmaların %38’i ilk beş yılda gerçekleşiyor. Nikâhlı evlilikler bile kırılganken, nikâhsız bir düğünün ömrünü siz hesap edin. Bugün geriye dönüp bakınca, iyi ki o teklifi kabul etmemişim. Nikâhsız düğün, insanın kendini alkışlatıp ertesi gün yalnız uyanmasıyla eşdeğer. 

Belki de mesele, nikâh masasındaki o imzadan çok daha büyük. İmza dediğimiz şey sadece mürekkep değil; sorumluluğun, güvenin, “ben buradayım” demenin simgesi Bahaneleri de, korkuları da aşar. Çünkü evlilik, kocaman bir düğün salonunun ışıklarından değil, küçücük bir imzanın ağırlığından doğar. Ve işte o yüzden, sevgili okur, ben kalemimi masaya koymadım. Çünkü bazen en doğru imza, hiç atılmamış olandır. Bazen hayat, atılmayan imzalarda gizlidir; bazen de atılmayan adımlar, en cesur yürüyüştür. İşte bu düşüncelerle sözü noktalarken, yeni bir yolculukta buluşmak dileğiyle… Haftaya görüşmek üzere.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *