CHP Eskişehir teşkilatında sular durulmuyor: İstifanın perde arkası!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Okullarda hani öğretmenler bazen derse başlamadan önce “çocuklar, bugünkü konumuz…” der ya, biz de bugün Eskişehir siyasetinde herkesin dilinde olan bir konuyu konuşalım: Tepebaşı Belediyesi’nde yaşanan istifa krizi ve CHP içindeki sarsıntı. Çünkü bu mesele sadece bir istifadan ibaret değil, kentin siyasi dengelerini de altüst edecek bir iç hesaplaşmanın habercisi gibi görünüyor.

Son günlerde Eskişehir kulislerini en çok hareketlendiren olay, Tepebaşı Belediyesi Başkan Yardımcısı Erdal Şahbaz’ın istifası oldu. Şahbaz’ın istifası kamuoyuna yansır yansımaz şehirde adeta bir söylenti fırtınası başladı. Bir kesim bu istifanın arkasında belediyedeki yolsuzluk iddialarının olduğunu ileri sürdü, kimileri ise kendini kurtarmak için görevinden ayrıldığını iddia etti. Fakat bütün bu konuşulanların ortak noktası, elde somut bir belge ya da resmi bir soruşturma bulunmamasıydı.

Açıkçası bu iddiaların çoğu, kulaktan dolma bilgilerden ibaretti. Ancak dün elime ulaşan yeni bilgiler, olayın çok daha farklı bir yönünü ortaya koydu. Hatta öyle ki, bu olay bana bir kez daha şunu düşündürdü: CHP’nin dışarıda düşman aramasına gerek yok; parti zaten kendi içindeki kavgalarla kendini tüketiyor.

Edindiğim bilgilere göre, Erdal Şahbaz kısa bir süre önce kent merkezinde bir mekânda 4-5 kişilik bir grupla bir araya geliyor. Sohbetin ilerleyen dakikalarında, Şahbaz’ın ağzından şu cümleler dökülüyor: “Artık Ahmet Abi yaşlandı. Görevi bırakması gerekiyor. Tepebaşı’nda değişim zamanı geldi.” Buradaki “Ahmet Abi”nin kim olduğunu tahmin etmek zor değil: Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç.

İddialara göre o masada bulunan kişilerden biri bu konuşmayı gizlice ses kaydına alıyor. Kayıt çok geçmeden Başkan Ataç’a ulaştırılıyor. Ataç kaydı dinliyor, duyduklarına inanmakta güçlük çekiyor. Ancak kararlılığını da hemen ortaya koyuyor. Ertesi gün Ahmet Ataç, Erdal Şahbaz’ı makamına çağırıyor. Odaya girer girmez sert bir hava oluşuyor. Başkan Ataç, masaya dosyayı koyuyor ve doğrudan Şahbaz’a dönerek şu sözleri söylüyor:
“Bu kaydı dinledim. Artık bu şekilde çalışmamız mümkün değil. Bugün istifa edeceksin.”

Erdal Şahbaz’ın şaşkınlıkla “Başkanım bari yılbaşına kadar kalayım” dediği, ancak Ataç’ın bunu kesin bir dille reddettiği belirtiliyor. “Hayır, hemen istifa edeceksin.” Bu diyaloğun ardından Erdal Şahbaz, Ahmet Ataç’ın odasında, onun talimatıyla istifa dilekçesini kaleme alıyor. Dilekçeyi el yazısıyla yazıp, aynı gün içerisinde resmi olarak teslim ediyor. Yani bu olay ne bir kulis dedikodusu ne de rivayet. Tam tersine, iddialara göre her şey o odada, bizzat yaşanıyor.

Bu gelişme sonrası Tepebaşı Belediyesi’nde tansiyon yükseliyor. Bazı bürokratlar ve çalışanlar arasında “Erdal’ın konuşması yanlış anlaşıldı” diyenler de var, “Başkan çok bile sabretti” diyenler de. Ancak herkesin ortak fikri şu: Bu istifa, partinin içindeki çatlakları bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

CHP Eskişehir teşkilatında uzun süredir “Ahmet Ataç sonrası dönem” konuşuluyor. Ataç’ın 25 yılı aşkın belediye tecrübesi ve yerel siyasetteki ağırlığı tartışılmaz. Ancak parti içinden bazı isimlerin “Artık değişim zamanı geldi” çıkışları da giderek sıklaşıyor. İşte Erdal Şahbaz’ın bu olayda yaptığı konuşma, o tartışmanın açık bir yansımasıydı. Ancak belki de en büyük hata, bu sözlerin yanlış kişiler önünde, yanlış zamanda dile getirilmesiydi.

CHP, dışarıdan ne kadar güçlü görünürse görünsün, içeride yaşanan bu tür kırılmalar partinin enerjisini tüketiyor. Bir yanda yıllardır belediyeciliğiyle Eskişehir’in kimliğini şekillendiren bir lider; diğer yanda “değişim” diyen genç bir kuşak. Bu çatışma, parti içinde artık sadece fikir ayrılığı olmaktan çıktı; kişisel rekabetlerin de gölgesinde ilerliyor.

Bugün gelinen noktada, Erdal Şahbaz’ın istifası sadece bir görev değişikliği değil, aynı zamanda CHP’nin iç dinamiklerindeki güç savaşının açık bir göstergesi. CHP’nin Eskişehir’de kendi içinde yarattığı bu huzursuzluk, dışarıdan hiçbir eleştiriye gerek kalmadan partiyi yıpratıyor.

Sözün özü şu: CHP’nin düşman aramasına gerek yok. Düşman zaten içeride, kendi masasında oturuyor. Parti içindeki bu hesaplaşma, sadece bireyleri değil, yıllardır Eskişehir’de kurulan dengeleri de sarsıyor. Eğer CHP, kendi içindeki bu çekişmeleri durduramazsa, en büyük darbeyi yine kendi elinden alacak. Ve o zaman kimse dış güçleri ya da rakip partileri suçlamasın. Çünkü bu hikâyede asıl yıkıcı güç, kendi içinden çıkanlar olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *