Takılar Yolda, Gelinlik Kargoda, Damat Stokta Yok!"

Merhaba sevgili okurlarım,
Biliyorum ki sizde “Evlenin artık, yaş geçiyor.” cümlesini o kadar çok duydunuz, sanki birileri hayatımızı saatli bomba gibi görüyor: “30’a bastın mı patlarsın!”
Ama keşke sadece yaş geçiyor olsa. Geçen yaşla beraber geçen fırsatlar, hayaller ve en çok da satın alma gücü.
Evet, biz evlenmek istiyoruz.
Kalbimiz bir, yolumuz bir, niyetimiz hayırlı.
Ama ekonomi sağ olsun, her şeyimizi ikiye değil, dörde bölüyor.
Zaten iki gönül bir olunca bir lokma bir hırka diyorduk… Şimdi o lokmanın da vergisi, kargosuyla taksiti var.
Bakın açık konuşayım:
Aşık olmak kolay. Zor olan ev bulmak.
Aşkımız kiracı, ev sahipleri duygusuz.
Bir oda bir salon daireye bakıyoruz, fiyatı görünce “bu ev değil, arsa içinde villa mı?” diye düşünmeden edemiyoruz.
Bazı evler öyle pahalı ki, içine oturmaya değil, ziyaret etmeye gider insan.
Ailelerimiz iyi niyetli, ama bazen beklentileri ekonomiyle değil, dizilerle yarışıyor.
“Düğün salonu şık olsun, 7 katlı pasta kesilsin, orkestrada davul da olsun.”
Yahu biz bu düğünü New York Moda Haftası’nda mı yapıyoruz, yoksa Fatma teyzenin salonunda mı?
Zaten düğün salonu fiyatlarını görünce bir an “acaba nikâhı uzaktan bağlantıyla mı kıydırsak” diye düşündük.
Zoom düğünleri geri mi gelse? En azından takılar sanal olur, hayal kırıklığı da daha az.
Nikâh memuruna sormuşuz: “Cumartesi günü var mı?”
O da bize sormuş: “2025 mi, 2026 mı istiyorsunuz?”
Anladık ki aşk evet demeye hazır, ama sistem hâlâ meşgul çalıyor.
Bir de sosyal medya baskısı var şimdi…
Instagram’da herkesin düğünü bir peri masalı.
Drone çekimi, 300 kişilik pasta, helikopterle gelen gelin…
Ama biz hâlâ “kredi mi çeksek, yoksa takı mı iptal etsek?” ikileminde çırpınıyoruz.
Yani düğün değil, ‘Survivor: Evlilik Özel Sezonu’ yaşıyoruz.
Toplumsal baskı? O zaten her yerde.
“Evlenin de düzenli bir hayatınız olsun.”
“Çocuk ne zaman olur?”
Bir durun da önce evin tapusu kimin, kiracı mıyız, ona bakalım.
Sadece evlilik değil, ev de lazım.
Ve biz hâlâ sabah kahvesini filtre mi içsek, yoksa elektrik faturasını mı ödesek diye karar veremiyoruz.
Altın fiyatları uçmuş, kuyumcuya girerken bile kredi puanı soruluyor.
Artık bilezik değil, bileklik hediye edilince bile gözler doluyor.
En son bir arkadaşım takı listesine “helal dua” yazdı, ciddiyim!
Ama biz pes etmiyoruz.
Çünkü biz bu hayatı birlikte güzelleştirmek istiyoruz.
Ev dediğimiz şey sadece beton değil, içi huzur dolu bir yer arıyoruz.
Bir masa, iki tabak, üç dost, bir de kahkaha… Gerisi hallolur.
Devlet büyüklerimizden bir ricamız var:
Artık “evlilik destek paketi” lafı sadece basın açıklamasında kalmasın.
Biraz nefes alalım. Gençlerin düğünlerini sadece fotoğraflarda değil, gerçek hayatta da görelim.
Unutmayın, iki insanın hayat kurması, bir bütçeyi değil, bir toplumu da ayağa kaldırır.
O yüzden sevgili büyükler, artık “Evlenin de görelim” demeyin…
Çünkü biz görüyoruz:
Ev fiyatlarını görünce gözümüz kararıyor, altın fiyatlarını duyunca kulaklarımız çınlıyor, düğün masraflarını hesaplayınca tansiyonumuz çıkıyor!
Biz evlenmek istiyoruz, hem de çok!
Ama şimdilik elimizde sadece birbirimize attığımız kalpli emojiler, düğün pastası yerine simit, balayı yerine “balkon keyfi” var.
Evlenmek istiyoruz ama ekonomi diyor ki: “Siz sadece arkadaş kalın.”
Biz aşkı bulmuşuz, kalbimiz hazır, ama banka hesabı hâlâ “düşünme aşamasında.”
Her “evlenin artık” diyen akrabanın yanına bir fiyat listesi bırakasım geliyor:
“Gelinlik: 30.000
Kira: 15.000
Altın: Hayal
Umut: Fiyat sorunuz…”
Yani anlayacağınız, aşkımız tam takım… Ama takılar hâlâ yolda!
Tek lüksümüz var bu hayatta:
Zam görmemiş, taksitsiz, elektrik faturasından muaf bir sevgi.
Ve inanın, bu devirde sevgiyle ayakta kalmak, en büyük evliliğe hazırlık!
Haftaya görüşmek üzere, belki o zamana kadar indirim kodu buluruz, kim bilir!