Yeni Yıla Zamla Değil, Sıkıntıyla Giriyoruz

YAYINLAMA:

Asgari ücret açıklandı: 28 bin 75 TL.

Yeni yıla girerken milyonlarca çalışanın gözü bu rakamdaydı. Ancak Eskişehir sokaklarında, pazarda, markette bu rakamın gerçek bir karşılığı var mı diye bakıldığında ortaya çıkan tablo ne yazık ki iç açıcı değil. Kâğıt üzerinde artış var ama mutfakta, cüzdanda, pazarda hissedilen bir rahatlama yok.
Yeni yıl yaklaşırken Eskişehir’de pazara çıkan herkes aynı manzarayla karşılaşıyor. Sebze, meyve, et, süt ürünleri artık lüks sayılacak fiyatlarda. Market raflarında etiketler haftalık değil neredeyse günlük değişiyor. Asgari ücret açıklandığı anda fırsatçılar da harekete geçti. Ocak ayıyla birlikte bu artışın fazlasıyla etiketlere yansıyacağı şimdiden hissediliyor. Daha maaşlar ele geçmeden, zamlar raflara çıkmış durumda.


Eskişehir özelinde konuşursak, yıllardır yaşanabilir bir evde oturan bir vatandaş bugün 18 bin ile 25 bin lira arasında kira ödüyor. Yani 28 bin 75 liralık asgari ücretin neredeyse tamamı sadece barınmaya gidiyor. Elektrik, doğal gaz, su, ulaşım ve mutfak masrafı bu tablonun neresinde duruyor sorusu ise cevapsız kalıyor. Asgari ücret, artık geçim değil, ayakta kalma hesabına dönüşmüş durumda.


Bir de evde çocuk varsa tablo çok daha ağırlaşıyor. Okul masrafları, servis ücretleri, kırtasiye, giyim derken gelir gider dengesinin tamamen bozulduğu bir gerçek. Çocuk büyüdükçe masraf da büyüyor. Buna rağmen yıllardır aynı söylemler tekrarlanıyor: “İki çocuk yapın”, “üç çocuk yapın”. Peki bu şartlarda nasıl? Bu ücretle çocuk büyütmek bir yana, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamak bile aileler için büyük bir mücadeleye dönüşmüş durumda.
Bu noktada devletin sadece tavsiye vermesi değil, doğrudan düzenleme yapması gerekiyor. Eğer tek tip bir asgari ücret belirleniyorsa, bunun masa başında değil sahaya çıkarak yapılması şart. Eskişehir’de pazar fiyatlarını, kira bedellerini, çocuklu ailelerin harcama kalemlerini görmeden belirlenen rakamlar, kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Meslek gruplarına göre ücret düzenlemesi yapılmayacaksa bile, en azından belirlenen rakamın insanca yaşama imkânı sunması gerekir.


Sendikalar cephesine bakıldığında ise durum daha da düşündürücü. Bugün gelinen noktada sendikalı olmanın çalışan açısından ciddi bir fark yaratmadığı görülüyor. Masalarda varlar ama sahada yoklar. Çalışanın mutfağını, kirasını, çocuk masrafını güçlü şekilde savunan bir sendikal duruş maalesef hissedilmiyor. Bu nedenle her asgari ücret döneminde beklenti büyüyor ama hayal kırıklığı değişmiyor.
28 bin 75 lira açıklandı ama asıl sınav yeni yıldan sonra başlayacak. Bu rakam daha çalışanın cebine girmeden fırsatçılar tarafından raflara yansıtılıyor. Denetim sadece pazarda ya da markette değil; üreticiden, fabrikadan, toptancıdan son satış noktasına kadar her aşamada yapılmak zorunda. Aksi halde verilen ücret, daha yılın ilk aylarında eriyip gidecek.

 
Sonuç olarak asgari ücret rakam olarak artmış olabilir ama Eskişehir’de bu ücretle yaşamak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Çalışan artık “zam yaptık” cümlesini duymak istemiyor. Çalışan, emeğinin karşılığını alarak insanca yaşayabileceği bir düzen istiyor. Bugün gelinen noktada tablo ne yazık ki içler acısı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *