Bu Bir Kaza Değil, Toplumsal Çöküşün Çığlığı

YAYINLAMA:

Eskişehir’in Sarıcabayır mevkiinde meydana gelen o feci kaza, günlerdir hepimizi derinden sarstı. 18 yaşından küçük bir kız çocuğunun hayatını kaybettiği, diğer çocukların yaralandığı, alkol ve uyuşturucu iddialarının dosyaya girdiği bir olaydan söz ediyoruz. Fakat mesele sadece bir trafik kazası değil. Bu olay, toplum olarak görmek istemediğimiz derin yaraları bir kez daha yüzümüze vuruyor.

Ne Olmuştu?

Eskişehir'de 18 yaşından küçük kızın kullandığı iddia edilen otomobil kontrolden çıkarak şarampole uçtu. Kazada yaşı küçük sürücü hayatını kaybetti, 4 kişi yaralanmıştı.

Kaza, Sarıcabayır mevkiinde meydana gelmişti. Edinilen bilgilere göre, Eskişehir'den Kızılinler Mahallesi’ne doğru 18 yaşından küçük olduğu iddia edilen Ö.Ş.’nin kullandığı 26 AIC 470 plakalı SUV otomobil, kontrolden çıkarak takla atıp şarampole uçmuştu.

İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık ve jandarma ekibi sevk edildi. Araç içerisinde sıkışan yaralılar, itfaiye ekiplerinin çalışması sonucu çıkartılmıştı. Sağlık ekiplerince yapılan ilk kontrollerde Ö.Ş. isimli kızın olay yerinde yaşamını yitirdiği belirlenmişti. Araçta bulunan Hamdi D. (37), A.D. (13) ve A.S. (13) isimli kız çocuğu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ne, Emre K. (28) ise Yunus Emre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilmişti. Öte yandan, hurdaya dönen otomobilin içerisinden dışarıya fırlayan alkol şişeleri dikkat çekmişti. Hayatını kaybeden Ö.Ş.’nin cenazesi otopsi için ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Morgu’na kaldırılmıştı. Kazanın ardından ortaya çıkan detaylar daha da vahimdi.

Kazanın ardından ortaya çıkan her detay, ihmal zincirinin aslında çok daha geniş olduğunu gösteriyor. Araçtaki kişilerin alkollü olduğu tespit edildi. Üstelik yalnızca alkol değil; kız çocuklarının üzerinden uyuşturucu madde çıktığı, bu maddeleri araçta bulunan Emre K.’dan aldıklarını söyledikleri ortaya çıktı. Jandarma ekipleri bu ifadeler üzerinden titizlikle yürüttükleri çalışmayla Emre K.’yı adliyeye sevk etti ve mahkemece tutuklanmasını sağladı. Aynı araçta bulunan Hamdi D. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Peki biz bu tabloya ne diyoruz? “Gençler bozulmuş” deyip geçmek kolay. Ama işin aslı bu olay hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü mesele gençlerin değil; onları ihmal eden, boşlukta bırakan, kontrol etmeyen, yönlendirmeyen biz yetişkinlerin meselesi. Her şey gözümüzün önünde olup bitiyor fakat biz görmezden geliyoruz.

Bu ülkenin gençleri neden bir gece vakti iki yetişkin adamla beraber ıssız bir yolda, alkollü ve uyuşturucu şüphesi taşıyan bir ortamda bulunabiliyor? Bir anne-baba, 13 yaşındaki kızının yanında duran alkol şişelerini ve uyuşturucu maddeleri nasıl açıklayabilir? Bir toplum, çocuklarının bu kadar savunmasız kalmasını nasıl olağan karşılayabilir?

Kazanın olduğu gece yaşananlar, bize sadece “trafik güvenliği”nin değil, “çocuk güvenliği”nin de nasıl ihmal edildiğini gösterdi. Üstelik alkol ve uyuşturucunun böylesine rahat ve kontrolsüz şekilde dolaşıyor olması, çocukların bu maddelere ulaşabilecek kadar korunmasız olması hepimizin suçu. Çünkü biz toplum olarak “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışına çoktan teslim olmuşuz.

Ama hakkını teslim etmek lazım…
Jandarma ekipleri olayın en başından bu yana örnek bir titizlikle çalıştı.
Olay yerinde bulunan alkol şişeleri, çelişkili ifadeler, çocukların üzerindeki uyuşturucu madde… Hepsi tek tek toplandı, tutanaklara işlendi, dosya genişletildi. Uyuşturucu konusundaki şüpheler bir kenara itilmedi, aksine derinleştirildi. Nitekim çocukların verdiği ifadeler Emre K.’nın tutuklanmasıyla sonuçlandı. Bu yalnızca bir tutuklama değil; çocukları zehirleyen düzenlere karşı atılmış önemli bir adımdı.

Fakat unutmamak lazım:
Olayın gerçek faili yalnızca direksiyon başındaki hatalı sürüş değil.
Onu o direksiyonun başına oturtan, çocukları koruyamayan, mahalle kültürünü yok eden, aile yapısını zayıflatan, denetimsizliği sıradanlaştıran toplumsal erozyondur. Bu yüzden bugün yalnızca kazayı konuşmak değil; böylesi bir kazayı mümkün kılan kültürel çöküşü konuşmak zorundayız.

Evet, gençliği suçlayabiliriz.
Evet, Emre K. gibi kişilerin cezaevine girmesi adalet açısından önemli bir adımdır.
Ama asıl soru şudur:
Bu gençler neden böyle ortamlara düşüyor?

Bir toplumun geleceği, çocuklarının düştüğü çukurlarla ölçülür. Eğer 13 yaşındaki çocuklar alkole ve uyuşturucuya bu kadar yakınsa, tehlikeli ortamlarda kendilerini savunmasız hissediyorsa; burada suç bireysel değil, kolektiftir. Çünkü çocuklarımız bizim aynadaki yansıyamamızdır. Çok acıdır ki, bu olay o aynanın ne kadar çatladığını gözler önüne sermiştir.

O yüzden bugün bir kez daha haykırıyorum:

Toplumsal bilinç yoksa kanun yetmez.
Aileler bilinçsizse polis yetişemez.
Çocuklar sahipsizse hiçbir kurum onları koruyamaz.

Bu olay bize şunu gösterdi:
Gençleri korumak sadece devletin sorumluluğu değildir. Okulun, mahallenin, ailenin, toplumun ortak görevidir. Biz bu görevi yerine getirmedikçe daha çok Ö.Ş.’ler toprağa düşer, daha çok çocuk yaralanır, daha çok eve ateş düşer.

Son söz…
Kazanın acısı kolay dinmez. Ama ders alınmazsa yarın daha büyüğü gelir.
Toplum olarak uyanmak, çocuklarımızı korumak, tehlikelere karşı bilinçlenmek zorundayız. Aksi halde bugün Sarıcabayır’da kaybettiğimiz can, yarın başka bir çocuğun kaderi olur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *