Gecesini Biraya Boşaltan, Sabahını Patronun Kapısına Gec Gelen Z Kuşağına Sözüm Var!

Bugün Meşhur Z Kuşağına birkaç lafım var!
Son yıllarda sık sık aynı manzarayla karşılaşıyorum: “Bugün kazandım, bugün harcadım” felsefesiyle part-time işine gelen, akşam paydosunda cebindeki parayı biraya yatıran, ertesi sabah ise “Alarmım çalmadı” bahanesiyle işe geç gelen Z Kuşağı. Ne zamandır “çok farklı bir nesiliz” diye övünüyorlar ama ben hâlâ yaşayarak inanamıyorum bu sorumsuzluk zincirine.
“Abi gözüyle bakayım, dost gözüyle bakayım” diyorum, yumuşuyorum, anlayış gösteriyorum. Ama sabah sekizde çay koyacak yerine alarmı erteleyen, sorumluluk takibini “uygulama hatası” sayan birine nasıl güvenelim? Duygusal mı olayım, deli miyim? Üst üste gelen part-time vardiyalar değil; her yerde biter ama mesai bilinci bitmesin!
Yine de… Bir soluklanıp bakıyorum; elbette siz, teknolojiyle doğdunuz. Tiktok’la uyandınız, Instagram’la uyudunuz. Hype kültürü, “hızlı tüket, hızlı eğlen” döngüsü içinde büyüdünüz. Kimse size “emek yoksa ekmek de yok” atasözünü ezberletmedi; belki de buna ihtiyaç duymadınız. İtiraf edeyim ki, yeni fikirlere, yaratıcı yaklaşımlara; girişimci ruhunuza hayran olduğum anlar da oluyor.
Ama yeterince yumuşak olmaya hakkım yok: İş hayatı, oyun değil! Patronun aradığında ulaşılabilir olmak, işleri zamanında teslim etmek, mesai kavramını içselleştirmek “garip” değil; aksine, bulanık bir kafayla yürütülemez. Gece canınızın istediği kadar eğlenin, sorun yok; ama sabahın ilk ışıklarında “sorumluluk alarmı”nı devreye sokmayı unutmayın.
Bakın, hiçbirimiz “Z Kuşağı kötü” demiyoruz. Her yeni nesil, kendine has özellikler, avantajlar getirir. Siz de dijital mecralarda hızlı adapte oluyorsunuz, yeni projelere heveslisiniz. Fakat bu heves, işe zamanında gelmeye, verilen sözleri tutmaya, ekip ruhunu beslemeye engel mi olmalı? Hiç de değil!
İşveren olarak beklentilerimiz açık: Mesai, sadece fiziksel varlığınız değil; motivasyonunuz, iletişiminiz ve sorumluluk bilincinizdir. “Abi gibi” değil, bir profesyonel gibi davranın. “Dost gözüyle” değil, bir iş ortağı gibi güven verin. Çünkü hiçbir patron, “Ben de gençtim” bahanesiyle kendi işini baltalamayı göze alamaz.
Gençlik enerji, dinamizm ve taze fikirler demek. Ama sorumluluk, kuşak farkı gözetmez, hem bugünü hem yarını şekillendirir. Eğer “Bugün kazandım, bugün harcadım” dengesinden vazgeçer, sorumluluğu ciddiye alırsanız, işte o zaman gerçekten “farklı” olduğunuzu hepimiz anlayacağız.
Bekliyorum.