Eskişehir Büyükşehir'in Logosu Neden 'Diyet' Yaptı?

YAYINLAMA:

Son dönemde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin logosunda yapılan değişiklikle ilgili farklı yorumları ve tepkileri görüyoruz. Kurumsal kimliklerin güncellenmesi, markaların ve kurumların zamanın ruhuna ayak uydurması açısından kritik öneme sahip bir süreçtir. Bir reklamcı olarak bu değişimi değerlendirdiğimde, bunun sadece estetik bir tercihten öte, çağımızın getirdiği teknolojik ve dijital dönüşümün kaçınılmaz bir yansıması olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle, söz konusu değişikliğe yakından bakalım. Eski logo, genellikle daha detaylı, üç boyutlu veya gradyanlı unsurlar içeren bir tasarıma sahipti. Yeni logo ise gözle görülür şekilde daha sade, "flat" diye tabir edilen iki boyutlu, minimalist bir çizgiye sahip. Amblemdeki ana form korunmuş olsa da, çevresindeki halka, detaylı metin ve gölgelendirmeler ortadan kalkmış. Sadece amblem yer alıyor ve bu durum göz alışkanlığımızıda bozmuyor.

Bu değişim, aslında küresel çapta markalama trendleriyle tamamen uyumlu. Büyük otomotiv devlerinden teknoloji şirketlerine, perakende markalarından finans kuruluşlarına kadar pek çok devasa kurum, son yıllarda logolarını sadeleştirme ve dijitale uyumlu hale getirme yoluna gitti. Mercedes, BMW, Volkswagen, Toyota gibi otomotiv markaları başta olmak üzere, bu "flat design" (iki boyutlu tasarım) akımı, kurumsal kimliklerin temelini oluşturmaya başladı. Peki neden?

Bu trendin temelinde yatan en önemli sebep, şüphesiz ki dijitalleşme. Günümüzde markalar, sadece billboardlarda, televizyon reklamlarında ya da basılı materyallerde değil; web sitelerinde, mobil uygulamalarda, sosyal medya platformlarında ve sayısız dijital arayüzde varlık gösteriyor. Eski, detaylı, gölgeli veya gradyanlı logolar, küçük boyutlarda, farklı ekran çözünürlüklerinde ve çeşitli dijital zeminlerde okunaksızlaşabiliyor, netliğini yitirebiliyor veya dosya boyutları nedeniyle yavaşlığa sebep olabiliyor.

Minimalist ve iki boyutlu logolar ise dijital dünyanın dinamiklerine çok daha uygun. Pikselleşmeden, netliğini kaybetmeden kolayca ölçeklenebiliyorlar. Bir mobil uygulamanın ikonundan, bir akıllı saatin ekranına, bir web sitesinin favicon'undan bir sosyal medya profil fotoğrafına kadar her yerde etkili bir şekilde kullanılabiliyorlar. Dijital ortamlarda markanın hızlı tanınmasını sağlıyorlar. Ayrıca, bu sadelik, modern, yenilikçi ve erişilebilir bir imaj yaratma eğilimindedir. Eskişehir gibi dinamik ve genç nüfusa sahip bir şehrin belediyesinin de bu modern ve dijital çağa uyum sağlaması kaçınılmazdır.

Elbette, her değişim gibi logo değişiklikleri de başlangıçta yadırganabilir, eski olana duyulan alışkanlık nedeniyle eleştirilebilir. Sosyal medyada veya gündelik sohbetlerde "eski daha iyiydi" gibi yorumlara sıkça rastlamak mümkün. Ancak bu eleştirilerin birçoğu, değişimin ardındaki stratejik nedenleri ve çağın gerekliliklerini göz ardı eder niteliktedir. Bir logoyu değerlendirirken sadece kişisel estetik zevklerin ötesine geçmek, onun fonksiyonelliğini, dijital uyumluluğunu ve markanın geleceğe dönük vizyonunu ne kadar yansıttığını görmek gerekir. Değişimi sırf değişim olsun diye eleştirmek yerine, neden yapıldığına dair altında yatan dinamikleri anlamaya çalışmak daha yapıcı bir yaklaşımdır.

Bir diğer önemli nokta ise, bu tür değişimlerin genellikle sanıldığının aksine fahiş bütçeler gerektirmediğidir. Belediyenin bu logo değişikliği için özel bir bütçe ayırmadığını varsayarsak, bu tür güncellemeler çoğu zaman kurum içi tasarım ekipleri tarafından veya mevcut dijital altyapı projeleri kapsamında minimal maliyetle gerçekleştirilebilir. Özellikle dijital platformlarda kullanılacak versiyonların güncellenmesi, basılı materyallerin tamamen yenilenmesi gibi yüksek maliyetli süreçleri gerektirmez. Zaten Ayşe Ünlüce'nin de bu tarz bir fikri olmadığını düşünüyorum basılı metaryeller kullanılmaya devam edileceğini ve yavaş yavaş geçiş yapılacağını düşünüyorum. Bu açıdan bakıldığında, değişimin maliyeti üzerinden yapılan eleştirilerin de temelsiz olabileceği düşünülebilir.

Ayrıca, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin yeni logosuna baktığımızda, radikal ve kurumun kimliğinden tamamen kopuk bir değişim olmadığını görüyoruz. Amblemin ana formu korunmuş, sadece zamanın gerekliliklerine uygun olarak sadeleştirilmiş. Bu, kurumun geçmişinden tamamen kopmadan, kimliğini modernize ederek geleceğe taşımak istediğinin bir işareti olarak da okunabilir. Aykırı, tanınmayacak veya şehrin kimliğiyle bağdaşmayan bir dönüşüm söz konusu değil, aksine bir evrim var.

Sonuç olarak, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin logo değişikliği, modern markalama trendleriyle uyumlu, dijital çağın gerekliliklerini karşılayan ve kurumun kimliğini geleceğe taşıyan stratejik bir adımdır. Bu tür değişimleri sadece estetik kaygılarla veya alışkanlıkların dışına çıkma direncinden eleştirmek yerine, ardındaki profesyonel ve vizyoner nedenleri anlamak, şehrimizin ve kurumlarımızın modernleşme çabalarına destek olmak açısından çok daha değerlidir. Unutmayalım ki, yaşayan her organizma gibi kurumlar da çağın koşullarına uyum sağlamak zorundadır ve bu uyumun görsel yansımalarından biri de kurumsal kimlik güncellemeleridir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *