Hoşça kal 2025..

YAYINLAMA:

Uzun zamandır aşkı yazamıyorum. Kelimelerim var ama duygum eksik. Aldatma hikâyeleri, yarım kalan bağlar, gizli suskunluklar derken aşkın o saf heyecanına yer kalmadı hikâyelerimde. Artık kalemim daha temkinli, kalbim daha sessiz.

Dün bir videoya denk geldim. Hiç hazırlığım yokken…

 İşte tam o anda aklıma ve gönlüme Bay Big düştü. Ne çağırdım ne aradım. Bazı insanlar bir cümlede, bir bakışta, bir seste kendiliğinden gelir. O da öyle geldi.

Vardı… ama tam olarak yoktu.

 Hayatımın içinde durup hiçbir zaman tam yerleşmeyen insanlardan biriydi. 

Hissettirdikleriyle olduğu kadar hissettiremedikleriyle de kaldı bende. Eksik bıraktıkları, tamamlanamayan cümleler, yarım kalan ihtimaller… 

Hepsi anılarımın bir yerinde. Ne öfkeyle ne pişmanlıkla. Olduğu gibi.

Çoğu yazıyı eskiden gülümseyerek yazardım. Hatta Kürşat Başar’ın Başucumda müzik adlı kitabı geldi aklıma..

Nasıl bayılarak okumuştum..

Kitapta şu satırlar içime işlemişti: Eğer, hayatımızın bir an’ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken… Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün… Herkes âşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan âşıksın.”     

Big de bana salıncakta sallanıyor hissi verirdi bir zamanlar..

Ona çok kızdığım zamanlar oldu. Bazen fazlasıyla duygusuz sandım. Ama zamanla fark ettim ki; belki de tek merhametli olduğu kişi bendim. 

Eminim bu satırları okuyorsa şuanda gülümsüyordur. Ya da eğer okusaydı gülümseyecekti..

Çünkü o da şunu biliyor, hangi koşulda, nerede, kiminle olursak olalım birbirimize saygımızın kaldığını..

Ah her neyse..

Sizi romantik bir kitabın satırlarını okutmayacağım elbette…

Şunu fark ettiniz mi bilmiyorum… 

Bu sene Aralık ayının herhangi bir gününde çoğumuz bir şeylerin farkına vardık.

 Bazı insanların artık hayatımızda olmayacağını. 

Bazı yolların bir daha kesişmeyeceğini. Aslında 2025’te birileriyle son kez görüştüğümüzü…

Bir daha asla konuşmayacağımı düşündüğüm insanlar var. Ama en sevdiğim anılarımın bazılarını da onlarla yaşadım. İşte hayatın garip yanı tam olarak bu. 

Bazı anlar kahkaha, sevgi ve gece yarısı sohbetleriyle doludur. Sonra fark etmeden bir kapanışa dönüşür. Her zaman bir elveda olmaz. Bazen insanlar yavaş yavaş kaybolur.

Geride bir zamanlar her şey demek olan anlar kalır. Ve o anlar, sessizce yankılarını bırakır. Can yakan şey, yaşananların gerçek olmaması değil… Bitmiş olmasıdır. Kurulan bağın kalıcı olmamasıydı can yakan. Yoksa yaşananların gerçek olmaması değil.

Sırlar paylaştık, sözler verdik. Hiç gerçekleşmeyecek bir gelecek planladık belki de. Ama yine de bunları silmezdim. Çünkü o anlarda, geçici olsa bile, tam olarak birbirimiz için olmamız gereken kişilerdik.

Bay Big de diğerleri gibi 2025’te kaldı. Aynı şehirde olsak bile birbirimizi tam anlamıyla görmeyeceğimizi içten içe biliyordum. Tam anlamıyla diyorum çünkü tüm gürültüde sessizliğimi, ya da tüm sessizlikte çığlığımı duyan insandı. O zamanlar..

Hayatıma giren, iyisiyle kötüsüyle birlikte belli bir zaman geçirdiğim ve hayatlarımızdan bir veda bile etmeden giden kim varsa…

 Sessizce uzaklaştığım, sessizce uzaklaşan herkes için; öğrettikleriniz için hepinize çok teşekkür ederim.

İyi ki hayatıma girdiniz. 

Çünkü her karşılaşma bir şey öğretti. Kimi sabrı, kimi sınırı, kimi susmayı… Kimi de neyi bir daha istemediğimi.

Öğrendim ki kimse hayatında sonsuza kadar kalmak için değil. Bazıları ders, bazıları armağan, bazıları her ikisi de.

Ve artık konuşmuyor olmamız, unuttuğum anlamına gelmez. Kırgın olduğum anlamına da gelmez. Sadece bazı anların geçmişte yaşadığını kabul ettiğim anlamına gelir.

Sevgilerimle..

Hoşça kalın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *