İnsanlığın varoluş süreci itibariyle ortaya çıkan ve tarihsel süreçte teknolojik ilerlemeler, ülkelerin ekonomik durumları, değişen hayat formları vb. etkenler nedeniyle dönüşen aile kurumu korunmaya muhtaç haldedir. Aile Danışmanlığı ise toplumsal değişimlerin aile üzerinde meydana getirdiği sorunlara yönelik çözümler sunmak amacıyla hizmet verir. Toplumsallaşmadan bireyselleşmeye, köyden kente, geniş aileden çekirdek aileye, gelenekselden modernliğe doğru evrilen toplum yapısı içerisinde, ailenin işlevlerini yerine getirememesi aile içerisinde çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Toplumsal değişimin beraberinde aile türlerinde olan çeşitlenmeler, evlilik oranlarının düşmesi evlilik dışı çocukların yaygınlaşması, boşanmaların artması aile çeşitleri ve sorunları üzerinde etkili olmaktadır.
Değişen toplum içerisinde “Davul bile dengi dengine çalar.” anlayışı ile kişilik yapısının uyumundan ziyade yalnızca maddi olanakların dengesini gözeterek kurulan aileler varlığını sürdürmektedir. Bu aileler, karşılaştığı toplumsal, ekonomik uyumsuzluklara, eşler arası ilişki ve uyum, ebeveyn-çocuk iletişiminden doğan sorunlara çözüm bulma arayışı ile beraberliklerini korumaya çalışırlar. Aile danışmanlığı ise mevcut aile sistemini değiştirmeden toplumsal değişim karşısında aileyi güçlendirmek ve olası krizlere karşı iyi oluş halini korumak amaçlı var olan bir destek hizmetidir. Toplumsal yaşam içerisinde birey, mutlu aile ortamının nasıl yaratılacağı üzerine evlilik öncesi, aynı ortamın nasıl sürdürülebileceği ise evlilik sonrası süreçte profesyonel bir yardıma ihtiyaç duyar. Fakat günümüzde sosyo-ekonomik düzeyi fark etmeksizin bireylerin aile danışmanlığı hizmeti alma konusunda geliştirdiği bazı kalıp yargılar olduğu açıktır. Bu konuda hizmet almak, genelde aile içerisinde yaşanılanları alanında uzman olduğunu bilse dahi hiç tanımadığı bir insana anlatmanın doğru olmadığı, çok maliyetli ve gereksiz bir hizmet olduğu, ne olursa olsun danışmanın da kendisini suçlu bulacağı inancıyla reddedilir.
Türk toplumunda danışmanlık kültürünün, evlenebilecek bireyleri uygunluk öngörüsü ile görücü usulü evliliklere, boşanmak üzere olan bir çiftin arasını bularak kurtarılan yuvalara sebep olan eş, dost, akraba ya da sözüne itimat edilen yakınların hayat tecrübeleri ile var olduğu kabul edilebilir. Fakat aile bu gibi anlık çözümlere razı olarak rasyonel yaklaşımlar üretmeden tam anlamıyla çözümlenemeyen sorunların birikmesiyle giderek iletişimsizlik ve kısıtlı diyaloglar neticesinde “katlanma” zorundalığının hüküm sürdüğü bir ortam haline gelebilir. Sancısına dayanılamadığı bir anda diş doktoru yerine ustaca kerpeten kullandığı bilinen aile büyüğünün çektiği dişi anımsayın. Alanın uzmanları tarafından yapılan basit bir müdahale sayesinde diş ile değil yalnızca sancıyla vedalaşılabilir.
Nasıl ki psikolojik tedavi görmek “deli olmak” algısından bağımsızsa, aile danışmanlığı hizmeti almak da “sorunlu aile” olmaktan bağımsız; aile ilişkilerine önem vermekle aynı anlamı taşır. Ve her aile öneme layıktır.
TUĞÇE DEMİR
Sosyolog & Aile ve Eğitim danışmanı