Valiyi Hedef Göstermek Doğru mu?
Vallahi, duyunca ve görünce ben de bir gazeteci olarak rahatsız oldum ve konuyu kaleme almak istedim. Eylemlerin ilk gününden son gününe kadar sahadaydım. Sadece gördüklerimi ve yapılanları bildiğim için bu konuda rahatsızlık duyuyorum. Ancak rahatsız olduğum esas mesele, bir şehrin valisini hedef almak ya da hedef göstermek. Bu doğru bir yaklaşım değil.
Özellikle son günlerde bazı gazeteci abilerim, Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’u hedef alarak eleştirilerde bulunuyor. İsim vermeye gerek yok, zaten yazdıklarından kendilerini belli ediyorlar. Valinin, şehirdeki protestolara yeterince müdahale etmediğini iddia ediyorlar. Hatta işi daha da ileri götürüp, eski Vali Erol Ayyıldız’ı örnek göstererek, “O olsa böyle olmazdı” minvalinde yazılar kaleme alıyorlar. Öncelikle şu soruyu sormak gerekiyor: Bir devlet yöneticisini, sadece belli bir kesimin beklentilerini karşılamadığı için istifaya davet etmek ne kadar doğru? Eskişehir gibi demokratik hassasiyetleri yüksek bir şehirde, her olaya sert müdahale edilmesini beklemek nasıl bir anlayışın ürünü?
Vali Hüseyin Aksoy’un görevi, şehrin huzurunu sağlamak, kamu düzenini korumak ve kolluk kuvvetlerini en doğru şekilde yönlendirmektir. Bu süreçte, sadece belli bir kesimin taleplerine göre hareket etmesini beklemek, devlet yönetimini anlamamaktır Bazı gazeteci abilerim, olayları kendi perspektiflerinden değerlendirip, taraflı yorumlarla kamuoyunu yönlendirmeye çalışıyor. Oysa şehirde yaşanan gelişmeleri daha geniş bir çerçevede ele almak gerekiyor. Her protestoya aynı sertlikte müdahale edilmesi mi isteniyor, yoksa olayların sağduyulu bir şekilde yönetilmesi mi bekleniyor?
Eskişehir, Türkiye’nin en yaşanabilir şehirlerinden biri olarak biliniyor. Bunu sağlayan en önemli unsurlardan biri de, yöneticilerin kriz anlarında dengeli ve adil bir tutum sergilemesidir. Eleştiri elbette yapılmalıdır. Ancak sırf kendi siyasi görüşlerine veya beklentilerine uymadığı için bir kamu görevlisini hedef göstermek gazetecilik değil, yönlendirmecilik olur. Valilik makamında kim olursa olsun, basının tarafsızlığı ve objektifliği her zaman korunmalıdır. Unutmayalım ki gazetecilik, kamuoyunu doğru bilgilendirme mesleğidir; kişisel hesapların kapatılacağı bir alan değildir. En azından ben böyle düşünüyorum.
