Eskişehir’de Sağlıkta Sarsıcı İddialar: Peki Bu Tabloya Nasıl Geldik?
Eskişehir’de yaklaşık on gündür devam eden operasyonlar…
Tutuklanan doktorlar, gözaltına alınan yöneticiler…
Ve en çarpıcısı: Mahkumların para karşılığı hastanede yatırıldığı iddiaları.
Bir şehir hastanesinde yaşanabilecek en ağır iddialardan söz ediyoruz. Sağlığın, yani insan hayatının emanet edildiği bir kurumda “para karşılığı hastanede yatış” gibi bir söylenti bile toplumun sinir uçlarına dokunmaya yeter. Hele ki işin içinde cezaevi mahkûmları varsa, konu sadece etik değil, aynı zamanda güvenlik ve devlet otoritesi açısından da derin sorular doğurur.
Şimdi bir durup düşünmek gerekiyor:
Bu iddialar doğruysa, yıllardır anlatılan sağlık sistemindeki çürük dişler nihayet ağızdan mı düştü?
Yok eğer abartılı veya yanlış bilgilere dayanıyorsa, o zaman bu şehirde neden böyle bir algı oluştu?
Bir hastanede bu nasıl mümkün olur?
Hastaneler, disiplin zincirinin en sıkı olması gereken yerlerdir. Her yatışın kaydı, her işlemin prosedürü vardır. Hele mahkûm yatışı gibi daha hassas konularda kurallar katıdır. Buna rağmen bazı doktorların “para karşılığı yatırma” işine girdiği iddiaları, bürokrasinin hangi boşluklarından sızıldığını sorgulatıyor.
Peki bu boşluklar kimlerin gözünün önünde oluştu?
Yönetim hiç mi fark etmedi?
Fark ettiyse neden engel olmadı?
Engellemediyse neden?
Sorular çok, cevaplar ise şu anda operasyon dosyalarının içinde gizli.
On gündür süren operasyonlar ne anlatıyor?
Bu kadar geniş kapsamlı gözaltılar ve tutuklamalar bir şey söylüyor:
Sağlık sistemi, sadece “doktor–hasta ilişkisi” ekseninde değil, çok daha derin bir yapısal sorunla karşı karşıya.
Çünkü bir kişi hata yapabilir.
İki kişi sisteme zarar verebilir.
Ama onlarca doktor ve yöneticiyi içine alan bir operasyon varsa, burada konuşulması gereken şey bireysel hatalar değil, çürümüşlüğün örgütlü hale gelmiş ihtimali.
Ve bu ihtimal toplumun en çok korktuğu şeydir:
Güvendiği kurumlara güvenini kaybetmek.
Mahkûmların bir gecede cezaevine geri gönderilmesi
Hastanede bulunan tüm mahkûmların apar topar cezaevine sevk edildiği bilgisi, olayın Boyutu hakkında ipucu veriyor.
Demek ki sistemde öyle bir karmaşa oluşmuş ki, kurumlar artık riski sıfırlama refleksiyle hareket ediyor.
Bu da bize başka bir şeyi düşündürüyor:
Bu iddialar sadece birkaç kişinin değil, kurumun bütün işleyişinin sorgulanmasını gerektiriyor.
Asıl acı soru: Bu süreçte hastalar ne yaşadı?
Kimsenin yüksek sesle sormadığı bir soru var:
Bu operasyonlar sürerken, adını bile bilmediğimiz gerçek hastalar ne yaşadı?
Hekim kadroları gözaltına alınırken, rutin tedaviler aksadı mı?
Yoğun bakımda yatan bir hasta, tedavisinde gecikme yaşadı mı?
Polikliniklerdeki kuyruklar uzadı mı?
Çünkü devletin el koyduğu her sistemde en çok zararı, suça karışmamış olan sıradan insanlar görür.
Şimdi ne olacak?
Gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkacaktır.
Fakat bu dosya kapanırken geriye iki şey kalacak:
1. Eskişehir’de sağlık sistemine güvenin aldığı yara
2. Bu operasyonların gerektirdiği yönetimsel ve etik sorumluluklar
Eğer bir hastanede para ile yatış ayarlanabiliyorsa, bu sadece o hastanede değil; sistemin tamamında yeniden düşünülmesi gereken bir çarpıklık olduğunu gösterir.
Bir şehir, sağlık sistemine güveni sarsıldığında geceleri daha zor uyur. Çünkü hepimiz bir gün o kapıdan içeri girmek zorunda kalacağız. O gün geldiğinde aklımızda tek bir soru olmayacak:
“Bana gerçekten sağlık hizmeti mi veriliyor, yoksa başka bir oyunun parçası mıyım?”
İşte bu soruyu kimse sormasın diye, bugün yaşananların en ince ayrıntısına kadar açıklığa kavuşması gerekiyor.
Gerçekler ortaya çıkmadıkça toplumun içindeki kuşku dinmeyecek.