Özdemir’den sert tepki. “Dangalakça sözler!”
Özdemir’den sert tepki
“Dangalakça sözler!”
Geçtiğimiz günlerde bir programda çıkan oyuncu Erdem Yener'in "Bir kadın tır şoförü olunca niye alkışlayalım? O kadını erkekleştiren bir şey. Herhangi bir erkeğin yapabileceğini neden bir kadın yapsın ki? Kadın beyninin stratejik olarak kapasitesi daha geniş" diyerek şunları söyledi:
"Yönetimsel işlerde bulunmaları lazım. Mesela belediye başkanı olsunlar, etrafı güzelleştirsinler. Her alanda kadınların hayatımızda olması lazım ama daha iyi ve daha doğru bir yerde.” sözleri sosyal medyada eleştiri aldı.
Aslında niyeti kötü değildi; kadınların toplumda “erkek işi” gibi görülen zor mesleklere zorlanmamasını savunmaya çalıştı. Ama tam da mesele burada başlıyor…
Bu yorumu sosyal medyayı ikiye böldü. Kimisi sözlerine katılırken kimisi de yorumunu yanlış buldu.
En sert sözler ise gazeteci Cüneyt Özdemir'den geldi.
Özdemir şu ifadelerle oyuncuya yüklendi:
"Çok iyi bir oyuncu ve çok vasat bir düşünür! Ünlü, zengin ve tanınır olunca anında her şeyin en iyisini bilen, ahkâm kesen, dangalakça sözler söylerken her türlü cürete sahip bireyler olma hakkına sahip olamıyorsunuz ne yazık ki! Bu bir hastalık... Şöhret pandemisi gibi bir şey..."
Evet! Biz kadınlar hiçbir mesleği kendimize uzak görmüyoruz.
Bir işi yapınca “erkekleşmiş” olmuyoruz.
Sadece başarılı oluyoruz.
Bugün direksiyon başında 40 tonluk bir tırı süren de var, mühendislik yapan da, ameliyathane yöneten de…
Ve açık konuşalım; birçok alanda erkeklerle yarışmıyoruz bile, çoktan fark atıyoruz. Buna rağmen hâlâ bir kadın tır şoförü görünce “Vay be, helal olsun!” diye şaşıran bir kitle var. Bu şaşkınlık kötü niyetli değil; sadece yıllardır bize öğretilen ezberlerin dışa vurumu.
Ben buna şöyle bakıyorum. Kadınları erkekleştirmiyoruz, sadece onların cesaretini alkışlıyoruz.
Kadının gücünü “erkeksi bir tavır” olarak yorumlamak asıl hatadır. Oysa kadın ister topuklu ayakkabıyla yürüsün, ister dev bir tırı kullansın… Her işi kendi zarafeti, disiplini ve aklıyla yapar.
Ben kendi adıma şunu söyleyeyim, bir işi terinin son damlasına kadar yapabilen; direksiyon başında 10 şehir gezen, evini sırtlayan, emeğiyle adını duyuran kadınlara büyük bir hayranlık duyuyorum.
Bir kadın tır şoförü ya da otobüs şoförü gördüğümde aklımdan sadece şu geçiyor
“İyi ki varsın. İyi ki korkmadan yola çıkmışsın. İyi ki bu ülkenin ezberlerini bir kez daha bozmuşsun.”
Kadınların her meslekte, her alanda var olmasını bir “erkekleşme” olarak görmüyorum; aksine cesaretin, iradenin ve kararlılığın çok doğal bir sonucu olarak görüyorum.
Önemli olan şu, bir kadın hangi mesleği seçerse seçsin, kimse ona “Bu kadın işi değil” demesin.
Derdimiz kadınların erkekleşmesi değil; kadınların özgürleşmesi.
Bir kadın tır da sürer, şirket de kurar, operasyon yönetir, ameliyat yapar. Bunların hiçbiri “erkekleşmek” değildir. Bunların tamamı insanın kendi potansiyelini kullanmasının bir sonucudur.
Bu ülkede bunu başarabilen milyonlarca kadın var.
Onları alkışlamak erkekleştirmek değil; hakkını teslim etmektir.
Erdem Yener’in söylem niyetinin iyi olduğuna inanıyorum; sadece eski kodlarla konuştu. Oysa kadın çoktan o kalıpların dışına çıktı, yolu açtı, geçti ve başka kadınlara da ışık oldu.
Ve ben her gün bu cesareti gördükçe içimden tek bir cümle geçiyorum,
Kadının alnının teriyle yaptığı her iş, alkışı da saygıyı da fazlasıyla hak ediyor.
Sevgilerimle..