ES ES'İN DRAMI VE O BÜYÜK AŞKIN TÜKENEN NEFESİ

YAYINLAMA:

​​Eskişehirspor, bu şehrin sadece bir futbol takımı değil, bir yaşam biçimi, bir isyanın sembolü. Ama ne yazık ki, bu büyük aşkın hikayesi son haftalarda dramatik bir trajediye dönüşüyor. Ligin 7. haftasında, yeni bir umut ışığı olarak görülen teknik patron Hakan Şapcı yönetiminde çıktığımız Denizli İdmanyurdu Güreller maçında alınan 1-1'lik beraberlik, bardağı taşıran son damla oldu.
​Bu beraberlik sadece kaybedilen iki puan anlamına gelmiyor; kaçan bir penaltı, yenilen talihsiz bir gol ve en önemlisi, her hafta binlerce kilometre kateden, cebindeki son kuruşu bu formaya harcayan o eşsiz taraftarın yitirdiği umutlar demektir.
​O TARAFTAR, O PANKART VE O YÜK
​Tribünlerde açılan o 120 metrelik dev pankart... Vefat eden efsanelerimizin, büyüklerimizin yüzleri... "Tükenmiş Nefeslere" bestesiyle omuz omuza hıçkıran binlerce insan... Bu, Süper Lig'de bile zor bulunan bir bağlılık. Bu, Türkiye'nin en cefakar, en vefalı taraftarının sessiz çığlığıydı. O pankart, sadece ölüleri anmak için değil, aynı zamanda yaşayanların omuzlarına yüklenen sorumluluğu hatırlatmak için açıldı.
​Ancak sahada gördüğümüz manzara, bu aşkın büyüklüğüne yakışmıyordu. Erken kazanılan bir penaltının Akın Akman'ın ayağından kaçması, ardından Tayfun Tatlı ile gelen öne geçme golüne rağmen skoru koruyamamak... Futbolun basit matematik kuralı bu: Gol kaçırırsan, cezayı keserler. Mustafa Arda'nın golüyle gelen 1-1, sanki gökten inen bir ceza gibiydi. Hele ki o kritik anda, kendi köşe vuruşumuzdan dönen topun kalemizde gol olması, tam bir sinir harbiydi.
​YÖNETİM VE TEKNİK EKİP, SİZ NE YAPIYORSUNUZ?
​Yeni bir hoca, yeni bir hava dedik. Ama saha kenarındaki ilk maçında bile sakatlık kâbusu (Kaan Baysal), zorunlu değişiklikler ve yapılan hamlelere rağmen skoru değiştirememek, kafalarda büyük soru işaretleri yarattı. Zirveyle aramızdaki puan farkı 8'e çıkmış durumda. Bu, artık basit bir kaza değil, sistematik bir problemdir.
​Bu şehir, Süper Lig'i aratmayan bir atmosfer yaratıyorsa, ekonomik zorluklara rağmen tribünleri dolduruyorsa, içeride dışarıda yüzlerce lira harcıyorsa... Bu takımın oyuncuları, yöneticileri ve teknik ekibi, bu büyük sevdanın gereğini yapmak zorundadır.
​TARAFTAR HAKLIYDI
​Maç sonunda tribünlerin takımı çağırıp yaptığı uyarı, en doğal hakkın ta kendisiydi. "Her hafta bizi kahretmeyin!" Bu, bir sitemden çok, bir haykırıştı. "Biz size bu kadar inanırken, siz neden bize bu kadar acı yaşatıyorsunuz?" demekti.
​Eskişehirspor'un toparlanmak için artık lüksü kalmadı. Bu saatten sonra kaybedilecek her puan, sadece sıralamayı değil, bu büyük camianın tükenmeye yüz tutan son nefesini de tüketiyor. Futbolculara sesleniyorum: Üzerinizdeki formanın hakkını verin! Siz o formayla sadece futbol oynamıyorsunuz, bir şehrin onurunu ve umudunu taşıyorsunuz.
​Umarım bu uyarı, bir silkinişin başlangıcı olur. Aksi takdirde, bu büyük aşk, bizi kahretmeye devam edecek ve bunun vebali, en başta sahaya çıkanların olacaktır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *