Modern Aşkın 24 Saati: Başla, Bitir, Kaybol

YAYINLAMA:

Merhaba sevgili okur, 

Modern aşkın hızlı başlangıç, hızlı bitiş ve kaybolan romantik kahramanlarla dolu dünyasına hoş geldiniz.

Günümüz ilişkileri, bir çırpıda başlıyor, bir çırpıda bitiyor. Modern insan, tıpkı uygulamalardaki “kaydır ve geç” mantığıyla, ilişkileri de bir deneyim gibi tüketiyor. Memnuniyetsizlik ve çabasızlık öyle yaygın ki, ilişkiler artık sabır gerektiren bir yatırım değil, birkaç saniyelik eğlenceye dönüşmüş durumda. Akademik araştırmalar da bunu doğruluyor: 2025 yılında yapılan bir sosyal psikoloji çalışmasına göre, üniversite öğrencilerinin %62’si ilişkilerde uzun vadeli çabadan ziyade anlık tatmin arıyor. Yani aşk artık “long read” değil, sadece hızlı bir TikTok videosu gibi.

 

Peki ne değişti? Eskiden aşk, emek isteyen bir sanattı; günümüzde ise Tinder’ın bir parmağını kaydırmak kadar zahmetsiz bir işlem. İnsanlar birbirini tanımadan bağlanıyor, ilişkiler birkaç hafta içinde tüketime hazır hâle geliyor. Ve elbette, bu hızlı başlangıç hızlı bitişi de beraberinde getiriyor. Neredeyse her ilişki bir mini-dizinin pilot bölümü gibi: heyecanlı, kısa, ve kimse ikinci sezonu beklemiyor. Spoiler: mutlu son yok.

 

Ve en acı olanı: dün hayatındaydı, bugün yok ve veda bile yok. Ne mesaj kaldı, ne açıklama, ne kapanış… Sanki hiç tanışmamışsınız gibi. Modern ilişkilerde kaybolmak artık “sanatsal bir uğraş” hâline geldi; insanlar sessizce uzaklaşıyor, ardında iz bırakmadan. Bu, aslında memnuniyetsizlik ve çabasızlığın doruk noktası: emek yok, saygı yok, sadece anlık tatmin ve ani kaybolmalar var.

 

Örnek mi istiyorsunuz? Dün tavuk pilav yediniz, yanında ekşi ayranla romantizmin dibine vurdunuz. Masaya mum koydunuz, hafif loş ışık, hafif gülümseme… Bir rüya gibi. Ve ertesi gün? Adam yok. Çaba sıfır, yok olmuş, sanki tavuk pilavın buharıyla birlikte buharlaşmış! Düşünün: bir gün mum yakıyor, romantizmi tavan yaptırıyor; ertesi gün ortadan kayboluyor. Kara mizah mı bu, trajedi mi? İkisi de! Bu adamı kaybetmek saçma değil mi ya? Çaba sıfır, sadakat sıfır, sadece “görünmezlik moduna geçme” yeteneği var. Sahi, dün mum yakan adam nerede? Belki de bir başka pilav ve ayran kombinasyonuna geçmiştir, kim bilir…

 

Ama sadece sevgililer mi bu kadar yüzeysel? Arkadaşlık ilişkileri de aynı kaderi paylaşıyor. Kötü günlerinizde sizi arayan neredeyse yok, ama dedikodu ve sosyal medya etkinlikleri için her zaman yanınızdalar. “İyi günde arkadaş” modundan, “kötü gününde yok” moduna geçiş öyle hızlı ki, bazen arkadaşlıklarınızı bir yazılım güncellemesi gibi bekliyor ve hayal kırıklığıyla karşılaşıyorsunuz. Arkadaşlık da artık bir emek işi değil; zamanın çoğu, ‘like’ ve ‘story’ temelli dijital bir tiyatroya dönüşmüş durumda.

 

Ve tabii çaba eksikliği… İnsanlar artık çiçek almak, sürpriz yapmak ya da bir akşam yemeği organize etmek yerine, mesajlara geç cevap vermeyi veya “read receipt” açıp kapatmayı tercih ediyor. İlişkiler emek ister, ama modern birey “zamanımı boşa harcamayacağım” diyerek bu emeği sosyal medya feed’ine feda ediyor. Arkadaşlık da aşk da artık bir maraton değil, hızlı bir sprint; çoğu kişi bitiş çizgisine varmadan yoruluyor. Bunu “romantik ve sosyal kardiyo” olarak adlandırabiliriz.

 

Bütün bu tabloyu sadece gençlere yüklemek haksızlık olur. İlişkiler ve arkadaşlıklar, kültürel değişim, teknoloji ve bireyselleşen yaşam tarzlarıyla şekilleniyor. Ancak kabul etmek gerekir ki, anlık hazlara olan bağımlılığımız, çaba göstermeme eğilimimiz ve sosyal yüzeysellik, modern ilişki ve arkadaşlığın en büyük trajedisi. Romantizm ve dostluk artık “sadece bir dokunuş uzakta” değil, çoğu zaman “yalnızca bir kaydırma ve story’yi izleme uzağında” demek.

 

Sonuç olarak, hayat kısa ilişkiler daha kısa. İlişkiler ve arkadaşlıklar hızla başlıyor, hızla bitiyor; insanlar memnuniyetsiz, çabasız ve bazen de sahte. Tavuk pilav, ekşi ayran, mum ve bir günde eriyen aşk… Modern romantizmin trajikomik bir özeti bu. Haftaya tekrar buluşacağız; ama o zaman da muhtemelen sadece boş tabaklar, solmuş mumlar ve derin bir “yine mi?” hissi kalacak... 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *