Okul Ziliyle Başlayan Fatura Maratonu

YAYINLAMA:

Merhaba sevgili okur, 

2025-2026 Yeni eğitim-öğretim yılı kapıda. Çocuklar sabahın erken saatinde servise binecek, anneler-babalar da elleri titreyerek “okul masrafı” hesaplarını yapacak. Ama artık mesele sadece defter, kalem değil. En ucuz okul tişörtü 500 TL. Öyle kaliteli mi peki? Hayır. İki yıkamada dikişleri sökülüyor, yakası yamuluyor, kumaşı tiftik tiftik oluyor. Ama olsun, üzerinde “okul logosu” var ya! Herhalde altın iplikle işlenmiş olmalı ki fiyatı bu kadar yüksek. Logoyu söksen tişört pazarda 50 liraya zor gider, ama işte o küçücük arma 450 lira ediyor. Eğitim mi bu, yoksa koleksiyonluk sınırlı sayıda tişört mü satıyoruz?

 

Çanta ayrı bir dert. İçine konulacak kalemi, defteri, boyası, melodikası var. Hepsi ayrı bir servet. Melodika mesela… Çocuk üfledikçe melodiden çok anne babanın iç çekişleri çıkıyor. Çünkü o melodikanın sesi değil, fiyatı titretiyor insanı. Okul, “şu markadan alınacak” diye de şart koşuyor. Ucuzunu alsan olmaz. Peki, biz bu çocuklara müzik mi öğretiyoruz yoksa marka bağımlılığı mı aşılıyoruz?

 

Yetmedi, beden eğitimi dersinde artık “zorunlu okul eşofmanı” var. Fiyatı: 1000 TL. Haftada kaç saat bu derse giriliyor dersiniz? İki saat! Yani çocuk eşofmanı giyiyor, biraz koşuyor, topa vuruyor, eve geliyor. Ama eşofman zorunlu. Giymeyen öğrenciye öğretmen hemen eksi puan veriyor. Allah aşkına, çocuk spora mı hazırlanıyor, yoksa olimpiyatlarda da milli takım forması giymek zorunda. Bir eşofman giymedi diye not kırmak nedir? Bu eğitim değil, düpedüz gurur kırmaktır.

 

Peki kim veriyor bu kararları? Çocukların eşofmanını banknotla ölçen bu sistem hangi aklın ürünü? Bir beden dersine girmek için aileye 1000 liralık zorunluluk dayatmak hangi pedagojik anlayışla bağdaşır?

 

Geçmişte bir baba, çocuğuna okul forması alamadığı için intihar etmişti. O gün “bir daha olmasın” dedik. Peki ne oldu? Bugün aynı trajediyi tekrar yaşamak işten bile değil. Çünkü artık sadece forma değil, en ucuz silgi bile lüks tüketim ürünü. Bir silgi 50 lira… Ne yapıyor bu silgi? Yanlış yazıyı mı siliyor, yoksa kredi borcunu mu?

 

Üstelik sadece fiyatlar değil, hayat da değişti. Eskiden çocuklar okula boynunda beslenme çantasıyla giderdi. İçinde bir dilim ekmek, biraz peynir, belki bir elma… Bugün ise daha alfabeyi bilmeyen 1. sınıf öğrencilerinin elinde kredi kartı var. Temassız ödeme yapıyorlar. Çocuk daha “A” harfini yazmayı öğrenmeden, “POS cihazı”na nasıl kart tutulacağını öğreniyor. Peki soruyorum: Çocuklarımız okuma yazmayı mı öğrenecek, yoksa borç batağında yaşamayı mı?

 

Veliler maaşını alıyor, daha mutfak masrafını çıkarmadan okul listesi bütün parayı yutuyor. Eğitim, bir çocuğun en temel hakkı olması gerekirken adeta ayrıcalığa dönüşmüş durumda. Yoksul ailelerin çocukları daha ilk dersten itibaren “sen bu yarışa eksik başlıyorsun” mesajı alıyor.

 

Devletin görevi çocukların gururunu kırmak değil, onlara fırsat eşitliği sunmaktır. Ama bugünkü tabloya bakınca görüyoruz ki eğitim bir “lüks hizmet”, kırtasiye ve forma ise birer “yatırım aracı” haline gelmiş. İnsan düşünüyor: Altın mı alsak, forma mı? Hangisi daha kârlı?

 

Şimdi soruyorum:

 

Eğitim hakkı neden maaş bordrosuna endeksleniyor?

 

Bir forma alamadı diye bir çocuğun gururu sınıfta neden kırılıyor?

 

“Parasız eğitim” lafı anayasal bir süs mü, yoksa gerçekten varlığı olan bir hak mı?

 

Her yeni eğitim yılı, çocukların heyecanı kadar velilerin kaygısını da büyütüyor. Oysa eğitim endişe değil, umut demekti. Biz çocuklarımızı sırtında ağır çantalarla değil, omuzlarında umut yüküyle büyütmek istiyorduk. Ama görünen o ki bugünün eğitim sistemi çocuklara bilgiden çok borç, hayalden çok harç bırakıyor. 

Çocuk forması giymiş, melodikasını taşımış, eşofmanını çekmiş… Ama akşam evde annesi babası bankadan aldığı dekontları sayıyor. Geleceğin mühendisleri, doktorları ya da sanatçıları bu dekontlarla büyüyor. Tebrikler sistem, başarı belgesi yerine fatura kesiyorsun.

Haftaya yine görüşürüz… Belki bu kez çocukların defterine değil, hayallerine yatırım yapmayı konuşuruz belki... 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *