Anadolu Üniversitesi Rektörüne Soruyoruz Basın Mensubu Seçerken Kriterini Ne Oldu?

Bazı şeyler vardır, görmezden gelirsiniz… Ama bazı şeyler vardır ki susmak, en az yapılan kadar büyük bir yanlıştır. Anadolu Üniversitesi Rektörü Yusuf Adıgüzel’in son “basın heyeti” seçimi işte tam da böyle bir konu.
Hatırlarsınız, kısa süre önce rektör beyin önderliğinde bir grup basın mensubu Kuzey Kıbrıs’a götürülmüştü. O zaman da “Kim seçildi, nasıl seçildi?” soruları dillendirilmişti ama çok da üzerine gidilmedi. Baktığımızda gerçekten kendini mesleğe adamış gazetecilerdi. Ama geçtiğimiz günlerde ise bu kez Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye bir heyet gitti. Gidenler arasında gerçekten gazetecilik yapan arkadaşlarımız olduğu gibi, “basın mensubu” olup olmadığı şüpheli kişiler de var.
Dün Gerilim Yaşandı
Bu meseleyi dün bir gazeteci arkadaşımla birlikte bizzat rektör beye sorduk. Ancak ne yazık ki cevap almak yerine, üst perdeden konuşmalarla karşılaştık. Hatta konu tartışmaya kadar vardı. Tartışma sırasında Rektör Danışmanı Prof. Dr. Barış Kılınç araya girerek ortamı yumuşatmak adına gazeteci arkadaşları alıp yürüdü. Sonrasında biz de sakinleştik ama elimizde hâlâ net bir yanıt yok. Yani geriye, sadece rektörün yüksek perdeden sözleri kaldı. Oysa biz bu seyahate gitmenin heveslisi olmadığımızı açıkça söyledik. Asıl karşı olduğumuz şey; üniversitenin imkânlarının, kurumsal kimliğinin ve en önemlisi “basın mensubu” isminin bu şekilde kullanılmasına duyduğumuz rahatsızlıktı.
“Kasadan çıkmadı” bahanesi
Rektör beyin anlattığına göre, bu seyahatin biletleri üniversitenin kasasından alınmamış. Ama söylenen şu: masraflar üniversitenin sponsorluklarından karşılanmış. Yani sonuçta yine “Anadolu Üniversitesi” adı kullanılıyor, yine üniversitenin gücüyle ve bağlantılarıyla yapılan bir seyahat söz konusu. Nereden bakarsanız bakın, sorun ortada duruyor.
Sorular çok ama cevap yok:
Neden diğer basın kurumlarına teklif götürülmedi?
Neden katılımcı listesi açıklanmadı?
Ve en önemlisi: Neden liyakat değil, yakınlık belirleyici oldu?
Sevgili okurlar, hepimiz biliyoruz ki bu şehirde gerçek anlamda gazetecilik yapan, mesleğine saygı duyan, gece gündüz çalışan insanlar var. Onlar yerine, “basın mensubu” kimliği tartışmalı isimlerle fotoğraf verildiğinde, kaybeden hem basın oluyor hem de Eskişehir’in itibarı. Bu işin peşini bırakmayacağım. Çünkü mesele bir uçak bileti, bir otel masrafı değil… Mesele, adalet, eşitlik ve meslek onuru. Sayın Adıgüzel, bu konuda Eskişehir kamuoyuna net bir açıklama yapmak zorundasınız. Yoksa bu sorular yarın da, öbür gün de karşınıza çıkmaya devam edecek.