Eskişehir’in en “baba” adamları

Pazar günü takvime göre “Babalar Günü.” Ama bazı insanlar var ki, onların babalığı sadece kendi çocuklarına değil; bir şehre, bir topluluğa, hatta biz gazeteci çocuklara bile şefkatli kollarını açıyor.
Ben de düşündüm, dedim ki, bu şehirde kim benim gözümde “baba gibi baba?” Kim sofrasına buyur eder, kim çayını paylaşır, kim içtenliğiyle gönlümü kazanır? Bir düşündüm… Sonra düşündüm… Sonra düşündüğüm isimlere içim ısındı, gözüm doldu, kahkaha bastım.
E hadi gelin birlikte bakalım Eskişehir’in en “baba” isimlerine,
1. Yılmaz Büyükerşen – Ah Yılmaz Baba…
Beni yıllar öncesine, protokol düğünlerine ışınlayan biri varsa, o sensin. Nikâhı kıyar, mikrofonu alır, sonra bana döner ve derdi ki: “Darısı başına, sen ne zaman evleniyorsun?”
Yıllar geçti, başkanlık devroldu, sen hâlâ gönüllerde… Ama ben? Ben hâlâ bekârım Yılmaz Baba.
Sen siyasette tarafı ne olursa olsun, biz gazeteci tayfasının gönlünde “ortak değer ”din. Çünkü sadece başkan değildin, yeri geldiğinde şefkatli bir baba, yeri geldiğinde şehre kocaman bir omuz oldun.
2. Ahmet Ataç – Gülümseyen Baba
Tepebaşı’nın başkanı ama bizim gönlümüzün babası. Haber fotoğrafı çekmeye çalıştığımda bile asla kadraja bakarken göremiyorum onu. Her fotoğraf karesinde başka insanlara bakıp gülümserken yakalıyorum her karesini.
Onunla kahve içmek, terapiden hallice. Yüzünde hep o gülen ifade, gözlerinde hep huzur… Bazen kendimi tutamayıp sarıldığım doğrudur. Çünkü o gülümsemenin ardında, koskocaman bir yürek var. Kapısını çalan herkes, o sıcacık samimiyeti hisseder. Bir belediye başkanından çok, bir mahalle babası gibidir o… Herkesi dinleyen, herkesi anlayan…
3. Ömer Zeydan – Ticaret Borsasının Babası
Kimi insanlar vardır, yanında huzur bulursun. Ömer Başkan da öyle biri. Yemeğe oturursun, “Burası seni kesmez ama kusura bakma artık” diye espri patlatır, sonra tatlı tatlı güler. O hep zarif, hep beyefendi. Ben onunla yıllardır sadece meslekî değil, insani bir bağ kurdum. O yüzden borsaya her gidişimde, sadece iş değil, gönül işi de yapmış olurum.
4. Barış Günaydın – Avukat Gibi Değil, Baba Gibi
Baro Başkanı mı? Evet.
Ama benim gözümde ofisinde kahve içerken evdeymişim gibi hissettiren bir baba figürü. Çalışkan mı çalışkan, zeki mi zeki… Ama en önemlisi, ne zaman bir şey istesem, asla “şimdi meşgulüm” demeyen bir adam. Bir hukukçudan daha fazlası, bir dost, bir sırdaş gibi. Bana kaç defa yardımcı oldu sayamam. İnsan bazen kendi ailesinden görmediği sıcaklığı bir dostta bulur ya… İşte o dostluk, burada Barış Başkan’la vücut buluyor.
5. Metin Güler – Sıfır Ego
Listenin beşi ama gönlün birincilerinden.
O adamda ego sıfır. Her denk gelişimizde, sanki yıllardır görüşüyormuşuz gibi sıcak, sanki evimizin büyük abisi gibi samimi. Misafirperverliği, mesleğe kattığı değer, işine duyduğu saygı zaten malum. Ama ben bir gazeteci olarak onun mütevazılığına şapka çıkartırım. Yıllardır gözlemlediğim bir şey var, Metin Başkan hep aynı kalıyor. Statü ne olursa olsun, içtenliği hiç değişmiyor değişmeyecekte..
Ee şimdi bu yazıyı okurken içinden “E beni niye yazmadın?” diyeceğini adım gibi bildiğim biri daha var, Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Suat Yalnızoğlu.
Kod adı: İş Bitirici.
Ne zaman ne rica etsem, daha cümlemi tamamlamadan çözüm hazır. Suat Bey’in o pratikliği, netliği ve çözüm odaklı hali gerçekten takdire şayan. Köşe yazılarımı da okur, bazen yorum yapar, fikir verir. Ama ne zaman eleştirse bile öyle nazik, öyle incelikli söyler ki insan bozulamıyor bile.. İşte onun o sakin ama güçlü duruşunu da gözümde hep “baba gibi” bir yere koymuşumdur.
Yani listemiz beşle sınırlıydı ama gönlümde altıncı sırayı kimseye kaptırmadı…
Ama bir de gönülleri fetheden, sadece sahada değil şehrin ruhunda da iz bırakan biri daha var bunu yazmazsam taraftarlar linç eder, Eskişehirspor Kulüp Başkanı Ulaş Entok.
Gerçekten baba gibi baba.
Sadece Eskişehirspor’un yüzünü güldürmekle kalmadı; bu şehre de bir “oh be” dedirtti. Yıllardır özlenen başarıyı, heyecanı ve umudu getirdi. Ve ben mesleğim gereği onunla tanışmış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bir telefon kadar yakınımda olan, kalbi koca, enerjisi yüksek bir başkan… Bu şehir onun babalığını gördü, hissetti, tattı. İyi ki var!
Evet, sevgili okuyucularım,
Bu yazıyı bir “Babalar Günü güzellemesi” gibi okuyabilirsiniz.
Ama aslında bu yazı, bir şehirde samimiyetin, içtenliğin ve insanlığın hâlâ var olduğunu hatırlatmak için… Ve unutmadan; bazı insanlar vardır, sizin üzerinize titremese bile, siz onlara “baba gibi” hissedersiniz. İşte benim şehrimde, benim gönlümde en babacan yedi adam bunlar.
Ah Yılmaz Babam…
Sen nikâh kıymayı bıraktın ama ben hâlâ her defasında ısrarla “darısı başına” diyen o gülümsemeni unutmadım.
Ve evet… Üzgünüm hâlâ bekârım.
Tüm içtenliğiyle sarılan, kapısını açan, halimizi hatırımızı soran tüm baba yüreklilere selam olsun.
Gerçek babalara da, baba gibi olanlara da…
Şefkatiyle büyüten, varlığıyla güç veren herkese…
Babalar Gününüz kutlu olsun.
İyi ki varsınız.