Pessinus’un Kalbindeki Saklı Taş

YAYINLAMA:

Gökten düşen sadece bir taş mıydı, yoksa ikiye bölünmüş bir kader mi?

Tarih, çoğu zaman sessizdir. Ama bazı topraklar, bu sessizliğin içinde bir fısıltı gibi konuşur. Eskişehir’in unutulmaya yüz tutmuş bir köyü olan Ballıhisar -yani antik adıyla Pessinus- işte tam da böyle bir yerdir. Bugün çobanların geçtiği patikalardan, zamanında Tanrıçaların yürüdüğü söylenir. Ama esas sır, gökyüzünden düşen bir taşın toprağa bıraktığı izdedir.

Anlatılır ki, bir gün gökyüzü yarılır ve ilahi bir taş, yıldızların arasından koparak yeryüzüne iner. Ancak bu taş sıradan bir göktaşı değildir. Kudretlidir, simgeseldir. Gök kubbenin kalbinden kopmuş, insanlığın kaderine yön verecek şekilde ikiye ayrılmıştır. Parçalardan biri, çölde bir vaha gibi yükselen Mekke’ye düşer. O taş, bugün Hacer-ül Esved adıyla milyonlarca insanın önünde dua ettiği, gözyaşı döktüğü kutsal emanet haline gelir.

Diğer yarısı ise Ballıhisar’a iner. Frigya’nın bereketli topraklarına, Kibele’nin kutsal rahibelerinin ayak bastığı yere… Bu taş, maddi kudretin simgesi olur. Öyle ki, zamanla bu taşın çevresinde güç odakları oluşur. Hatta efsaneye göre Romalılar bu taşı ele geçirir, onu kendi topraklarına taşır ve onun kudretiyle dünya imparatorluğunu kurarlar. Rivayetler, taşın izinin bugün Vatikan’ın derinliklerine kadar uzandığını fısıldar.

Bir taş, iki coğrafya. Biri ruhu aydınlatan, diğeriyse dünyayı şekillendiren. Biri duaların yükseldiği Kâbe’de, diğeri dünyevi ihtişamın merkezi Roma’da… Bu ikilik sadece taşlara ait değildir aslında; insanlığın kadim yolculuğunun da özüdür. Maneviyat ile maddiyat arasında gidip gelen bir denge temsilidir. 

Bugün Ballıhisar’dan geriye, birkaç kırık sütun, birkaç yerel efsane ve çok az insanın bildiği bu taşın hikâyesi kalmış gibi görünür. Oysa her parıltılı medeniyetin, gözden kaçan bir başlangıç noktası vardır. Belki de Roma’nın gücü Ballıhisar’ın gökyüzünden alıp götürdüğü o taştadır. Ve Kâbe’de milyonların secde ettiği taş, sadece ibadetin değil, gökle yapılan o eski antlaşmanın da simgesidir. Belki de bu yüzden taşlar değil, insanlar yörüngelerini tekrar eder. Taşlar yer değiştirir; Mekke, Pessinus, Roma... Ama insan hep aynı bakışla; arayışına ya Tanrı der ya da kudret.

Ve işte tam burada, Berivan Tozlu’nun şu cümlesi yankılanır kulaklarımızda: 

“Tarih tekerrür etmez, insan tekerrür eder.” 

 

Çünkü insan; sorularını değiştirir, arayışını değil.
Her dönemde başka kelimelerle sorar bu bilmeceleri.
Taşlar başka topraklara düşer belki,

Ama kalpten yükselen arayış, hep aynıdır.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *