TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi İlknur Gül, Eskişehir’de daha çok özel sektörde çalışan ziraat mühendislerinin bulunduğunu belirterek, sahada büyük bir özveriyle çalıştıklarını söyledi. Kamu sektörüne kıyasla daha yoğun bir tempoda görev yaptıklarını vurgulayan Gül, çiftçilere teknik destek sağlamak için sahada aktif olduklarını ifade etti.
Gül, mesleğin bilinmeyen yönlerine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Eskişehir’de daha çok özel sektörde çalışan ziraat mühendisleri bulunuyor. Zirai ilaç bayilerinde ve çeşitli şirketlerde çalışan meslektaşlarımız büyük bir özveriyle sahada aktif olarak görev yapıyor. Kadın-erkek demeden çoğu zaman tarlalarda çalışıyorlar. Kamu sektörüne kıyasla daha yoğun bir tempoda olduklarını söyleyebilirim. Özellikle zirai ilaç bayilerinde çiftçilere büyük teknik destek sağlıyorlar.
Ancak bu mesleğin görünmeyen bir yüzü de var. Ziraat mühendisleri, çalışma koşulları açısından ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bazı arkadaşlarımızın şu anda çalıştıkları iş yerlerinde en temel ihtiyaçlarını karşılayacak lavabolar bile bulunmuyor. Yemek ve maaş sorunları da oldukça yaygın. Meslektaşlarımız, genellikle düşük ücretlerle ve uzun çalışma saatleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Bu nedenle mesleğimiz, üreticinin gözünden bakıldığında cazip görünmese de aslında çok kıymetli. Özellikle pandemi döneminde, ziraat mühendisleri, çiftçilik ve üretimin ne kadar önemli olduğunu daha net bir şekilde gördük. Ancak pandemiden sonra bu farkındalık yeterince korunamadı ve mesleğimizin önemi giderek arka planda kalmaya başladı.
Üreticiler, aslında ziraat mühendislerine güvenmek istiyor. Zirai ilaç bayilerine danışıyorlar, birlikte tarlalara gidiyoruz, kalite kontrollerini yapıyoruz. Daha verimli ve kaliteli ürün yetiştirmek için ne yapılması gerektiğini soruyorlar. Su kıtlığı nedeniyle çiftçiler, alternatif ürün arayışına girmiş durumda.
Benim eşim de çiftçilik yapıyor, bu yüzden üreticilerin ne tür sorunlarla karşılaştığını yakından biliyorum. Üreticilere teknik destek sağlamak, tarımın sürdürülebilirliği açısından çok önemli. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Bazı zirai ilaç bayileri, sadece satış odaklı hareket ederek üreticiyi yanlış yönlendirebiliyor.
Üreticiler bazen neyin gerçekten faydalı olduğunu, hangi ilacın ya da gübrenin işe yarayacağını tam olarak bilemiyor. Ziraat mühendisleri doğru bilgilendirme yapmadığında, çiftçilerin güveni sarsılabiliyor. Ancak çevremizde işini hakkıyla yapan, sahada büyük bir emek veren meslektaşlarımız da var. Ne yazık ki, verdikleri emeğin karşılığını hak ettikleri gibi alamıyorlar.
Eskişehir, sebze ve meyve üretimi açısından Türkiye’de sekizinci sırada yer alıyor. Özellikle Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçeleri bu alanda büyük bir rol oynuyor.
Biz, oda olarak belediyelerle iş birliği yaparak üreticilere yönelik toplantılar düzenliyoruz. Üreticileri bilgilendirmek için sahaya gidiyor, yeni çıkan projeler, ilaçlar ve gübreler hakkında bilgilendirme yapıyoruz. Özellikle kış aylarında bile bu faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sarıcakaya ve Mihalgazi’de üreticilerle sürekli temas halindeyiz.
Tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirilmesi daha fazla teşvik edilebilir. Su kıtlığı nedeniyle üreticiler alternatif ürünlere yönelmek zorunda kalıyor. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK), çiftçilere çeşitli hibe programları sunuyor. Avrupa Birliği destekli bu hibeler, özellikle tıbbi aromatik bitkilerin yetiştirilmesine büyük katkı sağlayabilir.
Örneğin, bir dönem lavanta çok popüler hale gelmişti. Bunun yanı sıra kimyon gibi alternatif ürünler de değerlendirilebilir. Tarımsal üretimde çeşitliliği artırmak, bölgedeki çiftçilere ekonomik anlamda da büyük fayda sağlayacaktır.
Bir yıl bir ürün çok popüler oluyor, ertesi yıl herkes onu ekiyor. Sonrasında ise sıkıntılar yaşanıyor. Bu durum, kontrollü üretim ve denetim eksikliğinden kaynaklanıyor. Tarım politikalarında yeterli yönlendirme yapılmadığı için çiftçiler, kendi başlarına karar vermek zorunda kalıyor. Bir yıl belirli bir üründen yüksek kazanç sağlandığında, ertesi yıl herkes aynı ürünü ekmeye başlıyor. Ancak bu durum, piyasanın dengesini bozuyor.
Üretim fazlası nedeniyle ürünün değeri düşüyor, çiftçi emeğinin karşılığını alamıyor. Çiftçi, o yıl tüm yatırımını bu ürüne yapıyor, ailesinin geçimini ona göre planlıyor, ancak plansız üretim nedeniyle zarar edebiliyor. Kontrollü tarım politikalarının hayata geçirilmesi, bu tür sorunların önüne geçebilir.”