Talat Yalaz Basın Mensuplarının Gündem Hakkında Sorduğu Soruları Yanıtladı
Talat Yalaz, kırsaldaki tarım sorunlarından artan dolandırıcılık vakalarına ve anayasa değişikliği tartışmalarına kadar birçok konuyu ele aldı. Yalaz, mevcut iktidarın politikalarının halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmediğini ve acil reformlar gerektiğini vurguladı.
Talat Yalaz yaptığı konuşmada “kırsal bölgelerde tarıma yönelik politikaların yetersizliği, köyde yaşamayı zorlaştırıyor. Çiftçilerimiz, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız hak ettikleri gelir düzeyine ulaşamıyor. Özellikle köy okullarının kapatılması ve öğrencilerin taşımalı eğitimle şehir merkezlerine gönderilmesi, kırsal nüfusun hızla azalmasına neden oluyor. Türkiye’de kırsaldan kente ciddi bir göç dalgası mevcut ve bu iktidar döneminde de artarak devam etmiştir. Kırsal bölgelerdeki üretim kapasitemize rağmen, tarımda kendi kendine yeten bir ülke olmaktan uzaklaşıp ithalat yapıyoruz. Çiftçiler, mazot, gübre ve ilaçlama gibi maliyetlerle baş edemediği için eski gelir düzeylerine ulaşamıyor. Ben de bir çiftçi çocuğu olarak köyümüzde üreticilerin tarla ekmeyi bıraktığını gözlemliyorum. İktidarın, kırsaldaki üretimi teşvik eden politikaları artırması gerekiyor. Ayrıca köy okullarının yeniden açılarak çocukların kendi köylerinde eğitim görmesi sağlanmalı. Bu durum sadece tarım ve gıda politikası değil, eğitim ve ekonomi politikalarıyla da ilişkilidir. Yanlış politikalardan bir an önce vazgeçilmeli ve kırsal yaşam daha cazip hale getirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Son dönemde artan dolandırıcılık vakalar hakkında Yalaz, “dolandırıcılık vakalarının artmasının iki boyutu var: ekonomik ve hukuki. Ekonomik olarak halkımız son derece yoksullaşmış durumda, bu da kötü niyetli insanların dolandırıcılığa yönelmesine neden oluyor. Hukuki boyutta ise cezasızlık sorunu var. Dolandırıcılığın temel haliyle ceza alan biri, neredeyse hiç hapse girmiyor. Bu caydırıcı olmayan cezalar, kötü niyetli insanların daha rahat hareket etmesine yol açıyor. Yargı düzenlemelerinin yapılması ve cezasızlık algısının ortadan kaldırılması gerekiyor” dedi.
Denetimli serbestlik uygulamasının da ceza politikasındaki caydırıcılığı zayıflattığını söyleyen Yalaz, cezaların en önemli özelliği caydırıcılık olmalıdır. Cezaevine giren kişinin ıslah edilmesi gerekir, ancak bugün cezaevleri dolup taşmış durumda ve bu ıslah sürecini zorlaştırıyor. Caydırıcı olmayan cezalar ve denetimli serbestlik, ceza sisteminin amacını saptırıyor. Devletin, ceza politikasını gözden geçirerek bu sorunu çözmesi gerekiyor.
Anayasa değişikliği tartışmalarına da değinen Yalaz, “Bugün iktidarın anayasa değişikliği girişimi, anayasanın ilk dört maddesini değiştirme hedefi taşımaktadır. Ancak anayasanın ilk dört maddesi, bu ülkede yaşayan hiç kimse için sorun teşkil etmemektedir. Halkın asıl sorunları ekonomik zorluklar ve yoksulluktur. İktidarın anayasa değişikliği yerine mevcut anayasa maddelerine uyması ve halkın gerçek sorunlarına odaklanması gerekir. Mevcut iktidarın anayasa değişikliği girişimleri, halkın gündemiyle örtüşmeyen suni gündemlerdir. Anayasanın ilk dört maddesini değiştirmeye yönelik bu girişimler, halkın iradesine ters düşmektedir. Anayasa değişikliği yerine mevcut anayasanın uygulanmasına ve hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi gerekiyor. Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, örneğin Can Atalay anayasaya maddelerini baz alarak karar veren Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen bugün halen daha özgürlüğüne kavuşturulma hukuk devleti olma özelliğimiz maalesef uluslararası ülke içi konjonktürde de son derece sıkıntılı bir şekilde ülkemizin değerlendirilmesine sebep olmaktadır. Türkiye’nin gündemi anayasa değişikliği değil, ekonomik sorunlar ve hukukun üstünlüğüdür” ifadelerini kullandı.