Ayşe Ünlüce, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nde ülkemiz ulusal delegasyon başkanı olarak görev alacak. Ünlüce, Eskişehir’i temsil etmenin kendisi için gurur verici olduğunu ancak içinde buruk bir sevinç olduğunu, bunun yaşanan acı olaylardan kaynaklandığını dile getirdi.

Ünlüce, “Eskişehir’i temsil edecek olmak benim için gurur verici ama ne yazık ki biraz buruk bir sevinç oldu. Hepimizin içi kan ağlıyor, biliyorum. Bu konuları çok açmak istemiyorum ama gerçekten Eskişehir'in ilk kadın belediye başkanı olarak delegasyonda da erkek-kadın ayrımı olmadan görev yapıyoruz; zaten Bakanlığımız ona göre görevlendirme yapıyor. Ama bir kadının uygun görülmesi hakikaten çok güzel bir gelişme, gurur duydum. Ama bir taraftan da seçildiğim gün, aynı zamanda birçok ölüm haberi aldık. Sıla bebekle ilgili ölüm haberini aldım o gün. Hakikaten hiç böyle sevinemedik. Zaten günlerce hepimiz tek yürek, narin çocuğumuzla yattık, kalktık. Biliyorsunuz akıbeti ne olacak diye... Yine hemen arkasından Ayşenur ve İkbal'in başına gelenler... Gerçekten artık isyan etmemek mümkün değil. Hani, "Yasta değil, isyandayız!" der ya kadın hareketi, biraz gerçekten de hepimiz o noktadayız. Ve bundan sonra bu konularla ilgili açılacak davalar, sadece ailelerin değil, bütün Türkiye'nin davası diye düşünüyorum. Hepimiz bu davaları takip edeceğiz. Ama bir taraftan da herkes ödevine çalışacak, herkes yapması gerekenleri yapacak. Bu tür konularda ne yazık ki önümüzde iki yol var. Birincisi, öncelikle suç işlenmeden önce alınacak önlemleri alabilmek. Yani bu katiller durup dururken yaratılmıyor, suç mağdurları durup dururken oluşmuyor. Önce bunlarla bir mücadele etmek lazım; bu katiller, bu suçlar nasıl ortaya çıkıyor? Nasıl bir toplumsal çerçeveden geçiyoruz da bu noktalara geliyoruz, önce buna bakmak gerekiyor. Sonra da suç işlendikten sonra en önemli meselelerden biri, bu suçlarda, yani cinsel istismarda, şiddette ve cinayetlerde cezasızlık ne yazık ki... Sonra da cezasız kalmaması için adli sürecin doğru işletilmesi lazım. Devletin bütün kurumlarını göreve çağırıyorum. Yerel yönetimler, iktidar, bakanlıklar, emniyet, jandarma, adliye... Yani her kim varsa bununla ilgili hepimiz topyekun çalışmalıyız diye düşünüyorum. Türkiye'nin şu anda bundan daha önemli bir konusu olmamalı diye düşünüyorum. Hakikaten içimiz acıyor, hepimizin. Eskişehir'de pek çok kurum var bununla mücadele eden. Kimse kendisini yalnız hissetmesin. Bakanlık il müdürlüklerimizden, yerel yönetimlerin, baroların adli yardımlarından, kadın destek uygulamalarının acil çağrı hatlarından, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzün pek çok çalışması var. Bir kadın olarak söyleyeyim: Kendimizi güvende hissetmiyoruz. Çocuklar da güvende hissetmiyor. Sokaklar artık güvensiz ortamlara dönüştü. Biraz önce dediğim gibi, biz bu güvenle dolaşmak istiyoruz. Çocuklarımızı bu kadar hunharca, bu kadar katliam derecesine varıncaya kadar kaybetmek istemiyoruz. Biz artık korkmaktan yorulduk. Çocuklarımız parklarda oynasın. Bu genç kızlarımız, okul hayatıyla, öğrenim hayatıyla vakit geçirsin istiyoruz. Bunu da söylemek istedim.” Diyerek çocukları parklarda oynayabilmesini ve güvenli bir ortamda büyümelerini arzuladığını  belirtti.