Prof. Dr. Kartal Hepatit Türleri Ve Tedavisi Konularında Bilgi Verdi
DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve DHB’nin (Dünya Hepatit Birliği) 28 Temmuz’u Dünya Hepatit Günü olarak belirlediğini hatırlatan Prof. Dr. Kartal bu seneki temanın "Hepatit Bekleyemez" olduğunu belirtti. Prof. Dr. Kartal, Yeni enfeksiyonları azaltmak ve bakıma erişimi iyileştirmek için çağrıda bulunulduğunu anlatarak,“Hepatit, genellikle viral etkenlerin neden olduğu karaciğer enfeksiyonudur. Vakaların çoğundan hepatit virüsünün beş ana türü (A, B, C, D ve E) sorumludur. Hepatit B ve C en yaygın olanlardır ve hepatite bağlı ölümlerin yüzde 90’ından fazlasını oluşturur. En çok Hepatit C olmak üzere Hepatit B ve D kronikleşebilir. Kronik hepatit enfeksiyonları siroz, karaciğer kanseri ve karaciğer yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre dünya çapında yaklaşık 325 milyon kişi kronik hepatitle yaşıyor ve hepatite bağlı komplikasyonlar nedeniyle yılda 1,3 milyondan fazla ölüm meydana geliyor. Ülkemizde HBV sıklığı yüzde 4, HCV sıklığı ise yüzde 1 olup, yaklaşık 2-3 milyon hepatit B ve 500 bin hepatit C hastası olduğu tahmin edilmektedir. Hepatit B ve C; virüsle enfekte olmuş kan ve kan ürünleriyle, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlerle, damar içi uyuşturucu kullanımıyla, dövme ve piercing uygulamaları ile, doğum sırasında anneden bebeğe ve nadiren korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşmaktadır. Hepatit B ve A virüs enfeksiyonundan aşıyla korunulabilir. Ülkemizde tüm yenidoğanlara 1998 yılından beri hepatit B aşısı uygulanmakta olup, yüzdee 90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmektedir. Yetişkin grupta ise talep edilmesi de dahil olmak üzere riskli kişilerin aşılanması yapılmaktadır. Hepatit A aşısı da rutin çocukluk aşı takviminde bulunmaktadır” dedi.
“Kronik viral hepatitlerin tedavisi mümkündür”
Tedavinin ve bulaşıcılığın azaltılmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Kartal, “Kronik viral hepatitlerin tedavisi mümkündür. Kronik Hepatit B enfeksiyonu günde tek tabletlik tedavi seçenekleri ile kontrol altına alınabilmektedir. Kronik hepatit C de 2 ay gibi kısa bir sürede günlük bir kez kullanılan yeni antiviral ilaçlar sayesinde %100 yakın tedavi edilebilir bir konumuna gelmiştir. Tedavi edilen hastalarda hastalık bir daha tekrar etmemekte ve siroz ve kansere bağlı ölümleri önemli ölçüde azaltmaktadır. Tedavinin en önemli sonuçlarından biri de hastalığı başkalarına bulaştırma riskini ortadan kaldırmasıdır. Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları dünya standartları ölçüsünde tedavi imkânına sahip olup, tüm tedaviler geri ödeme kapsamında karşılanmaktadır. Viral hepatiti ortadan kaldırmaya yönelik küresel ve ulusal çabalara katkı sağlamak için Hepatitler bulaşması, önlenmesi ve tedavisi hakkında bilgi ediniminin ve farkındalığın artırılması gereklidir. Başlıca risk altındakiler olmak üzere hepatit testi yaptırılması geniş çerçevede desteklenmelidir. Ülkemizde tanı alma oranı yaklaşık yüzde 20 olarak tahmin edilmektedir. Bu ise kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hastanın tablosunun sessizce siroza ve karaciğer kanserine ilerlemesi, öte yandan da hastalıklarını başkalarına bulaştırarak aramızda yaşamaya devam ettiklerini gösterir. Sessiz giden ve hastalıklarını bilmeden yaşayanlar için mutlaka öncelikli olarak riskli gruplardan başlayarak tarama programları uygulamaya sokulmalıdır. Sonuçta viral hepatitlerin; gerekli aşılama programlarının uygulanması, korunma yolları konusunda toplumsal farkındalığın sağlanması, tarama programları ile olguların tanımlanması ve takiben tedavi edilmesi ile kontrol edilebilir olduğu açıktır. Bu nedenle dünyada ve ülkemizde bu enfeksiyonların toplumdan uzaklaştırılabilme hedefine her yıl daha fazla yaklaşma çabasına katkı sağlama noktasında kararlıyız” diye konuştu.