Adalar’da gerçekleşen kısmi çökme olayını değerlendiren Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl, teknik eksikliklerin bu tür kazalarda önemli bir rol oynadığını belirtti. 43 yıllık inşaat mühendisi olduğunu ifade eden Bingöl, yıkım süreçlerinde disiplin ve güvenlik önlemlerine dikkat çekerek şunları söyledi: “Yıkım sırasında çatıdan aşağıya doğru hareket eden yöntemler kullanılıyor. Ancak bu yöntemde güvenlik tedbirleri sıkı şekilde alınmalı. Örneğin, dışarıdan asansör sistemleri kurularak bina güvenli bir şekilde yıkılabilir. Ayrıca, tozun çevreye yayılmasını engellemek için su pompalanarak yıkım yapılır. Ancak bazı firmalar maliyetlerden kaçınarak bu önlemleri ihmal ediyor. Adalar’daki olayda da bu tedbirlerin yeterince alınmadığını düşünüyorum. İnsan hayatı her şeyden daha önemlidir.”

Olay sırasında yaralanan bir kişinin tanıdığının torunu olduğunu belirten Bingöl, ailesinden aldığı bilgilere göre yaralının hayati tehlikeyi atlattığını, ancak iyileşme sürecinin devam ettiğini ifade etti.

“Eskişehir’de Acil Eylem Planı Gerekiyor”

Eskişehir’deki riskli binalar konusuna da değinen Bingöl, özellikle depreme dayanıklı olmayan eski yapıların hem can hem de mal güvenliğini tehlikeye attığını söyledi.

“Yerel yönetimlerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile koordineli hareket ederek riskli binaların tespitini tamamlaması ve tahliye-yıkım işlemlerini gerçekleştirmesi gerekiyor. İstanbul’da 3 milyon konut risk altındaysa, Eskişehir’de de 5 bin ila 6 bin konut aynı tehlike altında. Yaklaşık 15 bin kişinin hayatı riske atılıyor. Ada bazlı dönüşüm modeliyle vatandaşın cebinden tek bir kuruş çıkmadan bu sorunu çözmek mümkün. Ancak ne yerel yönetimler ne de hükümet bu konuda harekete geçiyor.”

Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Güçlendirme Tartışmaları

Bingöl, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi binasıyla ilgili güçlendirme planlarına da değinerek şu açıklamaları yaptı: “Güçlendirme yapılacağı açıklandı. Binanın altından fay hattının geçtiğine dair iddialar var. Ancak görüştüğüm bir jeoloji mühendisi, fay hattının binanın yaklaşık 50-60 metre derinlikten geçtiğini ve binaya zarar vermeyeceğini söyledi. Bu, teknik bir detay ve netleştirilmesi gerekiyor. Ancak her halükarda, bu binanın ekonomik ömrünü doldurduğunu ve yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Güçlendirme konusunda ise şu noktaya dikkat çekmek isterim. Eğer güçlendirme maliyeti, binanın yeniden yapım maliyetinin %40’ını geçiyorsa, bu durumda binayı güçlendirmek yerine yıkmak daha mantıklı bir çözüm olacaktır. Ancak güçlendirme maliyeti daha düşükse (%10-15 gibi), bina uygun şekilde güçlendirilebilir. Bu süreçte kritik noktalar –örneğin temel, zemin katlar ve taşıyıcı kolonlar– mutlaka dikkate alınmalıdır. Eğer bu noktalar zayıfsa, bina güçlendirilse bile yıkılma riski taşıyabilir. Ben sahada herhangi bir çalışma görmedim. Ancak daha önce bahsettiğim gibi, biz bu projeye dair bir teklif sunduk ve performans analiziyle ilgili maliyetleri bildirdik. Bu çalışmayı bir profesör takip ediyordu. Ancak ne yazık ki daha sonra bize bir geri dönüş yapılmadı. Bu da sürecin ilerlememesine neden oldu” ifadelerini kullandı.