Kılıç ilk olarak mevsim itibariyle yaşanan yağış yetersizliği ve kuraklığın meyve sebzeye olan olumsuz etkilerini dile getirdi. Özellikle yüksek kesimlerde henüz kar yağışı olmadığına dikkat çeken Kılıç; bu noktada barajlara, göletlere ve yer altına karışacak olan suların eksikliğine de dikkat çekti. Fevzi Çakmak Bölgesinde yalnızca yer altı sularıyla üretim yaptıklarını belirten Kılıç, "günden güne yer altı sularının eksildiğine şahit oluyoruz. Şu an için Eskişehir'de bir sorun yok ama 3-4 sene içinde su problemi başlayacak ve bunun üretime de büyük zararları olacak" ifadelerini kullandı. Kılıç, Eskişehir'de bu seneki meyve sebze üretiminin oldukça fazla olmasına rağmen üreticinin ürünlerini değerlendiremediğinden bahsetti. Konuyla ilgili olarak Kılıç, domates üretiminde Türkiye'de 8. ve sebze meyve üretiminde de 10. sırada yer alan Eskişehir'deki ürünlerin en çok Mihalgazi ve "Eskişehir'in Akdeniz'i" adıyla geçen Sarıcakaya'da üretildiğini belirtti. Kılıç özellikle Sarıcakaya'nın rakım olarak Eskişehir'den alçakta kalması dolayısıyla pek çok sebze ve meyvenin mevsim normallerine göre daha erken ve daha uzun bir süre boyunca üretildiğini; Türkiye'deki marul, maydonoz ve roka gibi yeşilliklerin de büyük bir kısmının buradan karşılandığını dile getirdi. Bu noktada Sarıcakaya'daki maden ocağı projesini ele alan Kılıç, "bu durum mutlaka oradaki sebze üretimini ve yaşayan insanları etkileyecektir. Dolayısıyla bu gibi faaliyetlerin insandan ve üretimden uzak yerlerde yapılmasını daha faydalı buluyoruz" dedi.

Şu anda Sarıcakaya'da yetişen ürünlerin birçoğunun yurt dışına gönderildiğini ifade eden Kılıç, Eskişehir'in sebze meyve ihtiyacının büyük bir bölümünün ise merkezdeki üreticiler tarafından karşılandığını söyledi. "Kendi ilimizin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra 10-12 vilayete de gönderim yapıyoruz" diyen Kılıç, Eskişehir'de coğrafi özellikler itibariyle yetiştirilen en kaliteli ürünlerin de dolmalık biber ve domates olduğunu açıkladı. "Yer altı kaynakları kadar yer üstü kaynakları da kıymetlidir, bunu iyi hesaplamak lazım" diyen Kılıç, geçtiğimiz yıllarda yaşanan pandeminin en çok sağlık ve tarım alanlarındaki önemi açığa çıkardığına değindi. "Tarımı çok önemsemek ve çok ciddiye almak lazım" diyen Kılıç, geçtiğimiz yıllarda Türkiye nüfusunun %50'lere yakın bir oranının tarımla istihdam edildiğinin; ancak şu an bu oranın %22'ye düştüğünün ve daha da düşmesinin büyük bir problem olacağının altını çizerek açıklamasını sonlandırdı.