Tarihi geçmişi Friglere kadar dayanan Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi Kümbet köyü, farklı dönemlere ait onlarca tarihi esere ev sahipliği yapıyor. Birçok eserin gerek doğa şartları ve gerekse bilinçsiz kişiler tarafından tahrip edildiği bölgenin daha çok tanıtılması ve turizme kazandırılması gerektiğini anlatan Mahalle Muhtarı Seydi Ay, ilgilileri göreve çağırıyor.

 

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde bulunan Kümbet köyü, tarihi ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkıyor. Adını Selçuklu kümbetinden alan bu köy, Selçuklu mimarisi ve diğer tarihi dokularla dikkat çekiyor. Seyrine doyum olmayan Kümbet köyü yeşil ve kahverengi uyumuyla görenleri büyülüyor. Öte yandan geçmişten günümüze kadar uzanan bazı tarihi eserlerdeki ağır tahribat da dikkat çekiyor. Birçok turistin uğrak noktası olan Kümbet köyündeki tarihi eserlere yapılan ihmaller eserlerin geleceğinin nasıl olacağını sorgulatıyor.



“Anadolu’da ilk kanalizasyon sistemi ve ilk şebeke suyunun kullanıldığı batık şehir Meros”

 

Kümbet Köyü Muhtarı Seydi Ay, eserlerin yeterince korunmadığını ve bölgede bakıma ihtiyacı olan alanlar bulunduğunu dile getirerek ilgililerden yardım istedi. Muhtar Ay, Kümbet köyünün tarihi önemini vurgulayarak şunları anlattı;

 

“Kümbet köyünün tarihi Frigyalılara kadar dayanıyor. Tarihte ilk bilinen adı Meros şehridir. Arkeoloji hocalarından aldığımız bilgilere göre; Anadolu’da ilk kanalizasyon sistemi ve ilk şebeke suyunun kullanıldığı batık şehir Meros’ta, yani bulunduğumuz bölgede Frigyalılar yaşamıştır ve tarımla uğraşmıştır. Frigyalılar yine yakın Midas’ın şehri olan Yazılıkaya’da yaşamışlar. Bölgede birçok Frigya anıtına rastlanmıştır. Friglerden sonra ise Romalıların yaşadığı bir dönem mevcuttur. Bugünkü yapılarda ise Roma dönemine ait mermerler mevcuttur. Ardından Selçuklular bölgede yaşamıştır ve köyümüzün adını aldığı kümbet bir Selçuk yapısıdır. Rivayete göre mezarda yatan kişinin İmmet olduğu düşünülüyor. Aslanlı mabet ise Frigyalılardan kalan önemli bir tapınaktır. Türbe Selçuklulardan günümüze kadar gelmiştir. Türbenin etrafında Osmanlı mezarları da mevcut. Osmanlı mezarlarının içinde bizim için en önemli kişi Padişah 2. Mahmut’un sadrazamı Murşid Ahmet Paşadır. Murşid Ahmet Paşa, Gürcü asıllı bir köledir, ama sadrazamlık rütbesine ulaşmıştır. Sadrazamın baş danışmanı Yaralı Yusuf Ağa bir Osmanlı görevlisidir. Mezarı türbenin yanında bulunmaktadır. Yaralı Yusuf Ağa 2 yıl 7 ay 22 gün görev yapmıştır. Bugünün deyimiyle başbakanın baş danışmanıdır. Yaralı Yusuf Ağa’nın 1822’deki mezar taşı yazısından bahsediyorum.”



“Eserler yeterince korunmuyor”

 

Bölgedeki eserlerin bugüne kadar yeterince korunmadığını, bazılarının defineciler tarafından harap edildiğini belirten Muhtar Seydi Ay, “Mesela bir kilise var ve içi tamamen defineciler tarafından harap edilmiş içler acısı durumda. Ama şu an neredeyse hiç hasar almadığını söyleyebileceğimiz bir kale var. Biz yöresel olarak bu kaleye 40 Merdiven Kalesi diyoruz. Çünkü içinde yaklaşık 40 merdivenle su sarnıcı bulunuyor. Bugüne kadar en iyi korunmuş kale diyebilirim. Tek giriş kapısı var, bu kapı harici giriş mümkün değil, tamamen doğal bir eser. Bugüne kadar hiç dokunulmamış ve defineciler tarafından harap edilmemiştir. Kamera, elektrik sistemi bölgenin korunması için oldukça önemli ve yapılması gerekiyor. İnsanların ulaşımı kolay olmalı ki defineciler rahat rahat kaçak kazı yapamasın. Basit merdivenler olmalı ki insanlar orada rahatça kazı çalışması yapılamasın. Eğer ulaşım kolay olursa gidip de bir defineci kazı yapamaz, çünkü her an birinin gelme ihtimali olur. Bölgeye güneş enerjili kamera sistemi de yapılabilir” dedi.



“Türbenin etrafında oturmak için bir tane bile bank yok”

 

Frig yapıları, Aslanlı Mabet, Kümbet Türbesi, Osmanlı mezarları gibi oldukça önem arz eden 40 Merdiven Kalesi’nin bakıma ihtiyacı olduğunu, kalenin içerisindeki su sarnıcının temizlenmesi gerektiğini anlatan Muhtar Ay, şunları söyledi;

 

“Türbeye restorasyon yapıldı, ama üstünde otlar bitiyor. Açıkçası ben bu restorasyonu anlamadım. Türbenin üzerinde eğer ot bitiyorsa buraya su giriyor demektir. Türbeye su giriyorsa o türbe tehlikededir. Tuğlaların arasındaki derzlerin temizlenmesi, bu şekilde su ve tohum girmemesi gerekirdi. Köyümüzde restore edilmesi beklenen o kadar çok eski yapılar var ki. Türbenin etrafında oturmak için bir tane bank bile yok açıkçası. Ziyaretçilerimize 5 dakika mola yaptırabileceğimiz bir alan olmalı. Ben motorlu ot biçme tırpanı aldım, 27 bin lira ödedim. Bunu turistlerin daha temiz bir ortama gelebilmesi için yaptım. Kimse ilgilenmiyor. Ben 2 buçuk aylık muhtarım, şu an turistler için elimden geleni yaptım, ama gerisi beni aşıyor. Turizm Bakanlığı’ndan veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden, valilikten 6 ay süreyle geçici de olsa bu köyde ikamet eden 2 tane personel istiyoruz. Bu personel temizlikle ve ot biçilmesiyle ilgilenebilir. Biz misafirler ağırlamak istiyoruz, ama bu güzellikler yıkılmak üzere, bu durum çok üzücü. Köyümüz çok güzel, ziyaret etsinler, tarihi değerlerimizi yurt içinden yurt dışından herkes görsün istiyoruz. Bize önerileri varsa ilgili mercilere gidelim. Biz her zaman herkesi bekleriz.”



“Yılda en az bin 500 turist geliyor”

 

Muhtar Ay, “Şu anda müthiş bir ziyaretçi sayımız var. Sürekli yerli ve yabancı turistlerimiz var. Her gelen grup çok kalabalık geliyor. Türkiye’den o kadar talep var ki her kesimden insan geliyor. Yılda en az bin 500 ila 2 bin turist geliyor. Gönül rahatlığıyla bunu dile getirebilirim" şeklinde konuştu.