Baz istasyonlarının yaydığı radyasyonun "zararsız" olduğuna yönelik söylemlerin bilime aykırı olduğunu dile getiren Aksaray, “Radyasyon ikiye ayrılıyor. Birincisi iyonize radyasyon; tanı ve tedavide kullanılan, tehlikeleri iyi bilinen ışın türü. İkincisi ise baz istasyonlarının yaydığı radyo frekans dalgaları yani non-iyonize radyasyon. Bu radyasyonun dokuda hasar oluşturduğu, çeşitli deney ortamlarında yapılan çalışmalarda gösterilmiştir” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından non-iyonize radyasyonun “2B kategorisinde, ihtiyatla yaklaşılması gereken muhtemel kanserojen etmen” olarak sınıflandırıldığını belirten Aksaray, bu nedenle baz istasyonlarının kurulumunda net kurallar belirlenmesi ve bunların denetlenmesi gerektiğini söyledi.
Aksaray, bireylerin cep telefonu kullanıp kullanmama tercihine sahip olduğunu ancak baz istasyonlarının bireysel tercihin ötesine geçtiğini ifade ederek, “Bir binaya baz istasyonu yerleştirildiğinde, orada yaşayan herkes etkilenir. Dolayısıyla herkesin çevresindeki baz istasyonları hakkında bilgi sahibi olma hakkı vardır. Kurulumlar şeffaf yapılmalı, halk bilgilendirilmeli ve onay alınmalıdır” diye konuştu.
Baz istasyonlarının gizlenerek yerleştirilmesini de eleştiren Aksaray, baca şeklinde, reklam panosu arkasına ya da su deposu gibi yapılar içine gizlenen örneklerin kötü uygulamalar olduğunu belirtti. “Eğer bir şey gizleniyorsa, o zaman bu tehlikeli olduğu izlenimini verir. Oysa kurallara uyulmalı, tehlike azaltılmalı ve halk bilgilendirilmelidir” dedi.
Özellikle çocuklar, yaşlılar ve gebeler gibi hassas grupların bu konuda bilgilendirilmesinin hayati önem taşıdığını söyleyen Aksaray, detaylı bilgileri ilerleyen günlerde basın açıklamasıyla paylaşacaklarını bildirdi.
Türkiye’de baz istasyonlarına ilişkin belirlenmiş manyetik alan ölçütlerinin, bu alanda çalışan akademisyenlerin çabalarıyla yıllar içinde düşürülmeye çalışıldığını aktaran Aksaray, “Yine de bazı ülkelere kıyasla yüksek etki alanları söz konusu. Bu alanların daha da düşük olması gerektiğini savunan kurumlar var. Kesin rakamları basın açıklamasında paylaşacağız” ifadelerini kullandı.
Baz istasyonlarının kurulum kriterlerinin net ve görünür olması gerektiğini belirten Aksaray, binaların girişinde kurulan istasyonların teknik bilgilerinin yer aldığı künyelerin bulunması gerektiğini vurguladı. Kurulum yapılan alanların; okullar, çocuk parkları, sağlık kurumları gibi hassas noktalara olan mesafesinin önemli olduğunu söyledi.
Aksaray, “Dünyada bu konuda belirlenmiş mesafe kriterleri var. Türkiye’de de mevcut ancak karmaşık formüllerle belirlenmiş durumda. Temel olan şey, bu işin kurallarla yürütülmesidir. ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı kabul edilemez” diyerek açıklamasını tamamladı.
Dr. Nazan Aksaray, konuyla ilgili daha kapsamlı bir basın açıklamasını ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacaklarını duyurdu.