Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen deprem erken uyarı sistemi, geçtiğimiz günlerde Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem sırasında dikkat çekici bir başarıya imza attı. İstanbul’da sarsıntı hissedilmeden 37 saniye önce uyarı verildi.
Bu gelişme, sistemin potansiyelini ve hayati önemini yeniden gündeme taşıdı. Peki, bu erken uyarı sistemi nasıl çalışıyor?
Sistem Şu Anda Hangi Aşamada?
Kandilli'nin geliştirdiği sistem, şu an için pilot uygulama aşamasında. Yaklaşık 3,5 aydır, Marmara ve Batı Anadolu bölgelerinde bulunan 2 bin kişilik kullanıcı grubu ile test ediliyor. Henüz halka açık bir mobil uygulama olarak sunulmuş değil.
Altyapı geliştirme ve veri işleme sürecinde ilerleme kaydedildikçe, sistemin genel kullanıma açılması planlanıyor.
Deprem Erken Uyarısı Nasıl Gerçekleşiyor?
Sistemin temel prensibi, P ve S dalgaları arasındaki hız farkına dayanıyor:
Depremin ilk anında, daha az hasar verici P dalgaları yayılmaya başlar.
Ardından gelen ve yıkıcı etkiye sahip olan S dalgaları, hedef bölgelere daha sonra ulaşır.
Kandilli’ye bağlı deprem istasyonları, P dalgalarını anlık olarak algılar ve deprem verileri merkezde işlenir.
Büyüklük ve lokasyon hesaplandıktan sonra, hedef bölgeye S dalgaları ulaşmadan erken uyarı sinyali gönderilir.
Deprem merkezine uzaklık arttıkça, uyarı için elde edilen süre de uzar.
Sındırgı örneğinde, İstanbul için sağlanan 37 saniyelik uyarı süresi, bu zaman farkı sayesinde mümkün oldu.
Neden Bu Kadar Önemli?
Deprem erken uyarı sistemleri, saniyelerle ifade edilen süreler içinde bile şu hayati adımların atılmasına olanak tanır:
Doğalgaz ve elektrik sistemlerinin otomatik olarak devre dışı bırakılması
Asansörlerin en yakın kata getirilmesi
Cerrahi operasyonlar gibi hassas süreçlerin durdurulması
Bireylerin kendilerini güvenli alanlara yönlendirebilmesi
Kritik altyapı tesislerinin önlem alması
Bu sayede, can ve mal kayıplarının azaltılması hedefleniyor.