İl Başkanı Demir, Beylikova’daki nadir toprak elementleriyle ilgili olarak, bu kaynakların yalnızca hammadde olarak ihraç edilmemesi gerektiğini belirterek, “Türk milletinin kaygısı, bu madenlerin hammadde olarak yurt dışına gönderilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilerleyen nesilleri için bu kaynakların teknolojik olarak işlenmesi ve katma değerli ürünlere dönüştürülmesi gerekmektedir” dedi.
Beylikova’daki rezervin ilk kez 1970 yılında keşfedildiğini hatırlatan Demir, “Bölgede 2011–2017 yılları arasında 310 lokasyonda 125 bin metre sondaj yapılarak 60 bin numune alınmış ve 694 milyon ton rezerve ulaşılmıştır. Bu rakamla Beylikova, Çin’den sonra dünyada ikinci sıradaki nadir toprak elementi rezervine sahiptir” ifadelerini kullandı.
Eti Maden tarafından yürütülen çalışmalarda 17 farklı nadir toprak elementinin tespit edildiğini aktaran Demir, “Bu elementler savunma ve havacılık sanayisinden elektrikli araçlara, rüzgâr türbinlerinden tıbbi görüntüleme sistemlerine kadar birçok kritik alanda kullanılmaktadır” dedi.

“Alpagut–Atalan bölgesi doğa turizmiyle anılmalıydı, maden talanıyla değil”
Hasan Demir, konuşmasının devamında Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut–Atalan bölgesinde kurulması planlanan altın ve gümüş işleme madeniyle ilgili de sert açıklamalarda bulundu.
“Bu saha, Türkiye’de mikroklima iklimine sahip nadir bölgelerden biridir. Sakarya Vadisi’nin doğrudan beslediği bu alan doğa turizmi ve tarımsal üretim açısından çok değerlidir. Bitki örtüsü çeşitliliğiyle, havasıyla ve üretim potansiyeliyle turizm sektöründe bir ‘bacasız fabrika’ olması gerekirken, şimdi talan edilmek isteniyor” dedi.
Demir, bölgedeki binlerce ağacın yok edilme tehlikesine dikkat çekerek, “Tarımsal faaliyetler sekteye uğrayacak, canlı türleri yaşam alanlarını kaybedecek. Su krizinin yaşandığı bir dönemde, bu madende yıllık 9,4 milyon ton su tüketimi bekleniyor. Su kaynaklarımız pervasızca harcanacak” diye konuştu.
Ayrıca bölgenin aktif fay hatları üzerinde bulunduğuna dikkat çeken Demir, “Alpagut–Atalan altın madeni sahasının içerisinde iki aktif fay hattı yer alıyor. Bu hatlar olası bir depremde siyanür havuzlarının patlamasına, yeraltı sularının kirlenmesine ve Sakarya Nehri’nin zehirlenmesine yol açabilir. İliç faciasında olduğu gibi yeni bir felaket yaşanmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Demir, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından projeye ÇED olumlu raporu verildiğini hatırlatarak, “Bu süreçte Cengiz Holding’in adı öne çıkıyor. Daha önce İkizdere’de doğa katliamına karşı başlattığımız mücadelede olduğu gibi, Alpagut–Atalan bölgesinde de hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Son olarak Eskişehir halkına çağrıda bulunan Demir, “Biz bir sömürü ülkesi değiliz. Doğamızı, suyumuzu ve yaşam kaynaklarımızı makro kapitalizmin tahribatına karşı koruyacağız. Eskişehir kamuoyunu bu mücadelede birlik olmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.