Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan, parti binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Özcan, konuşmasına Muharrem ayını kutlayarak başladı. “Can Alevi kardeşlerimizin Muharrem ayını tebrik ediyorum. Allah nicelerine sağlıkla, sıhhatle, kardeşçe ulaşmayı nasip etsin” dedi.
“Fethi Heper ismi bir algı yönetimi”
Konuşmasında Eskişehir’de yeni yapılan stadyumun ismi üzerinden başlayan tartışmalara değinen Özcan, şunları söyledi:
“Eskişehir gündeminde Atatürk Stadyumu ile ilgili konuşan STK’lar ve siyasi partiler arasında bir tek biz kaldık. Biz de konuşmak zorundayız. Rahmetli Fethi Heper hocamızın ismi, Eskişehir için çok kıymetli bir isimdir. Ama bu isim stadyuma verilerek Eskişehir’de bir algı yönetimi yapılmak istenmiştir. Kimsenin hocanın ismine itirazı yok. Ancak stadyumun Anadolu Üniversitesi’nin parasıyla yapıldığını biliyoruz. O stadı Sazova’ya taşıdınız, Atatürk’ün adını da değiştirdiniz. Atatürk’e olan bu karşıtlığınız nedir? Atatürk ismi sizi niye bu kadar rahatsız ediyor?”
Özcan, özellikle bazı AK Parti milletvekillerinin Atatürk’ün adını ağızlarına almadığını öne sürerek, “Seçim zamanı Atatürk’ü hatırlayacaklar. Eskişehir bunu unutmaz. ‘Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz’ derler. Bu halk sandıkta bunun hesabını sorar” dedi.
“Milli Eğitim komisyonuna girip bakan gibi geziyorlar”
Özcan, konuşmasında eğitimdeki eksikliklere de değindi. “Milli Eğitim Komisyonu’na giren bazı Eskişehir milletvekilleri var. Sanki bakan olmuşlar gibi geziyorlar. Geçen gün açıklama yapıldı, Eskişehir’de 16 okula ihtiyaç var. O komisyon başkanımız bakalım Eskişehir’e kaç okul yaptıracak? Eğitimle ilgili bir sorun yaşanırsa buradan açıkça soracağız” ifadelerini kullandı.
Özcan, “Bugün Türkiye’de milli eğitim etkisiz, yetkisiz, gereksiz kişilerin eline kalmış durumda. Ben iktidar partisinin milletvekili olsaydım Cumhurbaşkanımıza çıkıp ‘Eskişehir’deki stadyuma Atatürk adını koymamak en büyük ihanettir’ derdim. Ama bu arkadaşlarda ne o cesaret var, ne o güç. Randevu bile alamazlar” dedi.
“Memur, işçi, emekli vitrine bakamıyor”
Ekonomiye ilişkin de çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Özcan, TÜİK’in açıklayacağı haziran ayı enflasyonuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bugün ayın 29’u, birkaç gün sonra TÜİK haziran enflasyonunu açıklayacak. Yılbaşında zam alan memur, işçi, emeklinin maaşı eridi gitti. TÜİK yüzde 1, yüzde 1,5 gibi rakamlar açıklıyor. Gerçek enflasyon yüzde 40-45. TÜİK çıkıp dese ki ‘Haziran ayı enflasyonu yüzde 50, maaşlara yüzde 70 zam yapacağız’, benim hayatımda yine değişen bir şey olmayacak. Çarşıda pazarda emekli vitrine bakamıyor. Ayda bir pazara gidebiliyorsa şükrediyor.”
Özcan, asgari ücretin reel değer kaybına da vurgu yaparak, “22 bin lira maaş alan işçinin parası 15-16 bin liraya düştü. ‘Ara zam yapmayacağız’ diyorlar. Bu halktan kopmak, vatandaşın derdini görmemek demektir” dedi.
Tarım sektöründeki sıkıntılara da dikkat çeken Özcan, “Türkiye’de şu an arpa yok. Geçen sene verilen taban fiyat yüzünden çiftçi kazanamadı, bu yıl arpa ekmedi. Arpa olmayınca fiyatlar yükseliyor. Önümüzdeki sene başka ürünlerde de aynı sıkıntıları göreceğiz” diye konuştu.
Gübre ve mazot fiyatlarındaki artışı hatırlatan Özcan, “19 liralık gübre 29 lira olmuş. Mazot 55-60 lira. Böyle olunca üretici nasıl ekecek? Rahmetli Süleyman Demirel’in bir sözü var, ‘Suyu bardakta, toprağı saksıda gören adamdan siyasetçi olmaz’ derdi. Bunlar işte o dediği kişiler. Bunlar siyasetçi değil, kendi şahsi menfaatleri için bu ülkeyi yönetenlerdir” ifadelerini kullandı.
“Siyasi operasyonlar demokrasiye zarar”
Konuşmasının sonunda CHP’ye açılan davalara da değinen Özcan, “30 Haziran Türk hukuk ve siyasi tarihi açısından önemli bir gün. CHP’ye yapılan müdahaleler, operasyonlardır. Bu tür işler demokrasinin temeli olan siyasi partilere yapılmamalı. Bugün CHP’ye yapılır, yarın başkasına yapılır. Geçmişte AK Parti de kapatma davalarıyla uğraştı. İktidar ömür boyu kalacaklarını mı zannediyorlar? Öyle sanıyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü giderlerse arkalarından büyük bir heyelan gelecek” dedi.
Özcan, CHP yöneticilerine de “aklıselim davranma” çağrısı yaparak, “Türkiye’nin kurtuluşu hukukun, adaletin, ekonominin, çiftçinin kurtuluşudur” ifadelerini kullandı.