CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Beylikova’daki nadir toprak elementleri rezervi hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Çakırözer, süreçte şeffaflığın sağlanmadığını vurgulayarak, “İftiradır” söylemleriyle gerçeklerin gizlendiğini ifade etti.
“Bu iddiaların iftira olmadığını kanıtlamanın yolu çok basit” diyen Çakırözer, “Trump ile imzalanan anlaşmalar ve diğer gizli işbirlikleri kamuoyuna açıklansın. O zaman kim doğruyu söylüyor ortaya çıkar. Biz bu konuyu yıllardır söylüyoruz, ama üç yıl önce verilen sözler yine havada kaldı” dedi.
Beylikova’ya yıllar önce “nadir toprak elementi merkezi kurulacak” denildiğini hatırlatan Çakırözer, “Biz o zaman da ‘seviniriz ama süt ve et tesisi vaatleri gibi boş kalmasın’ dedik. Aradan yıllar geçti, ortada hâlâ net bir tablo yok. Seçim öncesi verilen vaatler yine tutulmadı” ifadelerini kullandı.
ABD ile yapılan görüşmelere de değinen Çakırözer, “Trump döneminde yapılan pazarlıkların detayları ortaya çıkmıştı. Genel Başkanımız bu peşkeşi açıkça ortaya koydu. Şimdi bu telaş da ondan. Beylikova’daki rezerv kimlerle, hangi şartlarda paylaşılıyor, kamuoyu bilmek istiyor” diye konuştu.
CHP’nin Meclis’e sunduğu nadir toprak elementlerinin yurtdışına CFR yöntemiyle satışını yasaklayan kanun teklifini hatırlatan Çakırözer, “Bu teklif tüm milletvekillerine açık. AK Partili Eskişehir milletvekillerini de imzaya davet ediyoruz. Madem söylediklerimiz iftiraysa, gelin imza atın. Eskişehir’in zenginliği Eskişehir’de kalsın” çağrısında bulundu.
Çakırözer, madencilik faaliyetleriyle ilgili çevresel endişelere de değinerek, “Bizim itirazımız madenciliğe değil, çevreye etkisinedir. Büyükşehir Belediyesi, halkın sağlığını ve su kaynaklarını korumakla yükümlüdür. ÇED raporuna koşulsuz güvenmek değil, halkı korumak yerel yönetimlerin görevidir” dedi.
Çevre ve üretim planlamasına dikkat çeken Çakırözer, şu ifadeleri kullandı:
“Biz ne diyoruz? Bu madenlerin üretim planlaması, çevresel ve sağlık etki değerlendirmesiyle birlikte yapılmalıdır. Bunu sadece Beylikova için söylemiyoruz; Mihalgazi, Alpu, Kaymaz ve Alpuğut için de söylüyoruz. Bu milli kaynak, yerel yönetimlerin, meslek odalarının, üniversitelerin ve Eti Maden’in tam katılımıyla, şeffaf bir şekilde yönetilmelidir.
Eskişehir’i merkeze koymak masa başı açıklamalarla değil, şehrin tüm paydaşlarına söz hakkı verilerek mümkündür. Dünyanın ikinci büyük rezervinin ne siyasi propaganda yapılmasına ne de Amerikalı şirketlere peşkeş çekilmesine izin vereceğiz.
Bu stratejik madenlerimize tüm Eskişehirlilerle birlikte sahip çıkacağız. Yerli ve millilik diyorsak, işte budur: Madeni Türkiye’de tutacaksınız, dışarıya satmayacaksınız.”
