Yer, EPDK’nın 31 Ekim 2025 tarihinde yayımladığı karar ile elektrik faturalarına uygulanan sübvansiyon oranının 2026 yılı itibarıyla düşürüldüğünü hatırlatarak, “Bugüne kadar 5000 kwh kadar olan faturaların yarısı hazine, yarısı abone tarafından karşılanmaktaydı. Ancak EPDK, 1 Ocak 2026 itibarıyla bu sübvansiyon oranını yıllık 4000 kwh’a düşürdüğünü duyurdu. Başlangıçta bu oranın 3000 kwh olarak planlandığı ancak oluşacak tepki ve siyasal etkiler nedeniyle 4000 kwh olarak belirlendiği söylenmektedir” dedi.
Yeni düzenlemenin doğrudan vatandaşın cebini etkileyeceğini vurgulayan Yer, “Kullanım ortalaması 330 kwh üzeri olanlar, 2026 itibarıyla yeni faturalandırmada son faturalarının yaklaşık iki katı bir rakamla karşılaşacak” ifadelerini kullandı.
Elektrik dağıtım sisteminin özelleştirme sürecine de değinen Yer, “21 farklı bölgede oluşturulan ve 1 Haziran 2010 tarihinde özel şirketlere teslim edilen elektrik dağıtım ve işletme hakkı, devlet ve özel sektör ortaklığıyla sürdürülmektedir. Ancak bu şirketlerin çoğu büyük sermaye gruplarının yan kuruluşlarıdır. Bir bölgemizde önce İngilizlere, en son 6 Şubat 2025 tarihinde Amerikalılara devredilmiş, bir bölgede ise büyükşehir belediyesine verilmiştir” diye konuştu.
Yer, ayrıca 2016 yılında kaldırılan kış saati uygulamasına dikkat çekerek, “Tam bu zamanlarda geçilmesi gereken kış saati uygulaması bu sektöre destek için kaldırılmış, vatandaş doğrudan şirketlere teslim edilmiştir” dedi.
Dağıtım şirketlerine tanınan ayrıcalıkları da eleştiren Yer, “Yatırım teşvikleri, fatura düzenlemeleri, kayıp-kaçak bedellerinin faturalara yansıtılması gibi uygulamalarla vatandaşlar şirketlerin zararlarını ödemektedir. Biz tüketici olarak bu şirketlerin kârına ortak değiliz ama kayıp-kaçak bedelini biz ödüyoruz. Ey Müslüman geçinenler, soruyoruz: Bu hak mıdır, adalet midir?” ifadelerini kullandı.
Devletin sosyal sorumluluk anlayışından uzaklaştığını savunan Yer, “Yönetenler eliyle milletin helal parası meşhur yapılara aktarılmaya devam etmektedir. Sosyal devlet ilkesinin gereği olan bireyi, aileyi, toplumu önceleme anlayışı ortadan kalkmış; her şey ticari kazanç ve siyasi sonuçlara endekslenmiştir. Buna itiraz ediyoruz” dedi.
Kış aylarının yaklaşmasıyla vatandaşların zor durumda kalacağına işaret eden Yer, “Eskişehir’de kömürün tonu 11 bin TL’ye ulaşmış durumda. Doğalgazı olmayan vatandaş ne yapacak? Evi ve ailesini nasıl ısıtacak? Elektrik, bu anlamda hayati bir ihtiyaç haline gelmiştir. Özellikle kömür veya doğalgaz kullanamayanlar, ısıtma için elektrikli cihazlara yönelmekte ve bu da faturaların artmasına neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Yer, kırsal kesimdeki üreticiler ile özel durumu olan vatandaşların da etkileneceğini belirterek, “Köylerde süt sağım, soğutma ve yemleme makineleri mesken tarifesi üzerinden çalışıyor. Bu da tüketimi artırıyor. Ayrıca yatağa bağlı veya sürekli elektrikli medikal destek kullanan vatandaşlarımız, engelliler ve elektrikli araçlarını evde şarj edenler de bu düzenlemeden doğrudan etkilenecek” dedi.
Vatandaşlara çağrıda bulunan Yer, “Hemşehrilerimize özellikle ev kadınlarına sesleniyoruz. Artık elektrik faturalarına hassasiyetle bakın, not tutmaya başlayın. Yeni sistem ortalamayı alacağından faturalar yüzde yüz artabilir. Karşılayabilen karşılayacak, karşılayamayanın elektriği süreç sonunda kesilecektir” uyarısında bulundu.
Yer açıklamasının sonunda, “Gerçekler acı ama bunları görmek zorundayız. Umutsuzluğa yer yok. Bu büyük millet tüm bu sonuçlara mahkûm değildir. Bir gün bir şeylerin değişeceğine inançla mücadeleye devam edeceğiz. Bizim bizden başka kimsemiz yok, biz bize yeteriz” ifadelerini kullandı.