Gelecek Partisi Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Durmazlar, kentteki deprem riski ve hazırlık süreciyle ilgili kapsamlı bir değerlendirmede bulundu. Durmazlar, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremin ardından ülke genelinde olduğu gibi Eskişehir’de de yapılaşma, denetim ve zeminle ilgili ciddi eksikliklerin gözlemlendiğini belirtti.
Açıklamasında, “Depreme hazır mıyız? Bu zamana kadar neler yapıldı, neler yapılmadı ya da neler yapılması gerekiyor? Bu konularla ilgili düşüncelerimizi paylaşacağız” diyerek sözlerine başlayan Hüseyin Durmazlar, 1999 depreminin ardından ortaya atılan “Deprem öldürmez, bina öldürür” tezinin artık yetersiz olduğunu vurguladı. 6 Şubat depremlerinin ardından bu tezin eksik kaldığını belirten Durmazlar, zararların asıl nedeninin “imar afları, denetimsizlik, uygunsuz bina yapımı ve ekonomik zayıflık” olduğunu kaydetti.
Durmazlar açıklamasında şunları söyledi:
“Türkiye nüfusunun yüzde 16,43’ünü etkileyen bu deprem, 53 bin 537 kişinin hayatını kaybetmesine, 100 binden fazla kişinin yaralanmasına yol açtı. AFAD verilerine göre 216 bin kişi AFAD tarafından bölgeden taşındı. Bir üniversitenin hazırladığı rapora göre ise yaklaşık 3,3 milyon kişi yerinden edildi. Bu tablo, aslında binaların değil, insanların öldürdüğünü gösteriyor.”
Eskişehir’in deprem riski taşıyan bir şehir olduğunu belirten Durmazlar, ilk ciddi yer bilimsel çalışmanın 2002 yılında yapıldığını, ancak bu süreçte birçok fırsatın heba edildiğini dile getirdi.

“2002’de yayınlanan ‘Yerleşim Yerlerinin Yerleşim Amaçlı Jeolojik ve Jeoteknik Raporu’nda sağlam zeminler ve sıvılaşmaya müsait zeminler incelendi. Ancak bu rapor mikrobölgeleme çalışmasına dönüştürülmedi. Paşabahçe gibi yerlerde dere yatağına yapılan binalar, su baskınlarıyla karşılaştı.”
AFAD’ın yeni binasının Muttalip Mahallesi gibi riskli zemine yapılmasını eleştiren Durmazlar, “En çok ihtiyaç duyulacak kurumun binası, en dayanıksız zemine yapılıyor” diyerek yapılaşmadaki zafiyetleri gündeme taşıdı. Sağlam zeminlerin ise sanayi bölgelerine ayrıldığını ve yapılaşma kararlarının bilime değil, ranta göre verildiğini savundu.
2024 yılında Osmangazi Üniversitesi öncülüğünde yürütülen ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderilen bir projenin, fay hattı boyunca 50 metrelik sakınım bandı zorunluluğu nedeniyle onay almadığını da aktaran Durmazlar, bu uygulamanın Karabayır Bağları, Büyükdere, Gültepe, Ihlamurkent ve 71 Evler gibi bölgelerde yeni imarların önüne geçebileceğini söyledi.
“Bu durum söz konusu alanlarda rantı ciddi şekilde ortadan kaldırır” diyen Durmazlar, mikrobölgeleme için başlatılan ihalede öngörülen 800 sondajın yetersiz olduğunu, en az 1200-1800 sondaj yapılması gerektiğini ifade etti.
Durmazlar, belediyelerin İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte 50 bin binayı değerlendirdiğini ve bunlardan 4 bininin acilen dönüştürülmesi gerektiğinin belirlendiğini açıkladı. Ancak mevcut ekonomik koşullarda bu dönüşümün neredeyse imkânsız hale geldiğini söyledi.

Deprem hazırlıklarına ilişkin olarak Gelecek Partisi’nin önerilerini de sıralayan Hüseyin Durmazlar, her bölgeye koordinasyon sağlayacak kişiler atanması, binalarda yaşayanların bilgileriyle birlikte olası arama kurtarma planlarının oluşturulması, halkın bilgilendirilmesi ve deprem öncesi-f sonrası organizasyonların planlanması gerektiğini vurguladı.
“Zafer Mahallesi, Tepebaşı Çakmak, Şeker Mahallesi, İstiklal Mahallesi gibi alanlar sıvılaşma riski nedeniyle büyük tehlike altında” diyen Durmazlar, mühendislik hizmetlerinin yetersiz olduğu binalarda depremin ölümcül sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti.
Açıklamasının sonunda, Kızılyer bölgesine yapılan yüksek maliyetli yapılaşmayı da eleştiren Durmazlar, “Orası sıkışmış kent yapısı içinde yeşil alan olarak değerlendirilmeliydi” ifadelerini kullandı. İki balkon arasındaki 4-5 metrelik mesafeye de değinerek bu yapıların şehircilik anlayışıyla bağdaşmadığını söyledi.
