Güler, ilk olarak kentte düzenlenen sözde festival konusuna değinerek, “Çok enteresan, gereksiz, anlamsız, lüzumsuz işlerle meşgul oluyoruz. Sözde festival konusunu açmak zorunda kalıyorum. Hiç konuşmak istemediğim bir konu ama önemli bir noktaya geldik arkadaşlar. Sanki buna bizden başka muhalefet eden kimse yok. Bizden başka sanki buna itiraz eden kimse yok. Bu kadar basit mi bu iş? Yanlış anlamayın ne olur. Siyasetten uzak konuşmak istiyorum. Kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum. Şimdi bir yere çıkıp bu kentin aktörleri kendi işine, kendi sorumluluğuna sahip çıkmalı” dedi.
“Yok Ankara’daki festivale niye itiraz etmiyorsun, yok yayınlanan etkinliğe niye itiraz etmiyorsun, yok kira zamanı’na niye itiraz etmiyorsun da buna itiraz ediyorsun?” şeklindeki eleştirilere de yanıt veren Güler, “Arkadaşlar biz bu kentteyiz. Biz bu kentte yaşıyoruz. Bu kentin yaşayan aktörleri olarak bu kentin menfaatlerini korumak zorundayız. Bizim bakış açımız bu. Bunu biz söylemezsek kim söyleyecek arkadaşlar? Eleştirenler oluyor. ‘Ne karışıyor?’ diyen de var. Ama bu kadar basit olmamalı bence. Biz bu kürsüden hiç çekinmeden, hiç gocunmadan doğruları söylemeye devam edeceğiz. Bunu bir kere net bilin. Kent menfaati adına söylüyorum” ifadelerini kullandı.
Kendi adlarına da ciddi kayıplar yaşadıklarını dile getiren Güler, “Kendi adımıza inanılmaz kayıplarımız vardı, biz de dile getirdik. Konu bu arkadaşlar. Ben de mutlu değilim bunu anlatmaktan. Ama maalesef böyle bir gerçekle de yüzleşmiş durumdayız. O yüzden benim burada derdim yerel ya da genel siyasetle ilgili değil. Ama yerel eleştiriliyor gibi değerlendirilmesi beni üzüyor açıkçası. Hayır, sen bu kentlisin, bu kenti yönetiyorsun. Böyle bir şeye çanak tutamazsın. Tutman da lazım değil. Bu kentte olduğun için. Benim derdim Ankara’daki bir bakana anlatacağım bir şey değil. Benim derdim kendi aktörlerime anlatmak. Bu kadar basit ve kolay bir iş var mı? Gel gelelim meclis muhalefeti üyelerimiz, tüccarımız adına söylüyorum. Gelen gidenin haddi hesabı yok. Tekrarlıyorum. Ama biz ses çıkartmazsak da bu işlerle kimse ilgilenmiyor. Bunu da açıkça ifade etmek isterim. Biz üyemizin hakkını savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Toplantıda ekonomik gelişmeler ve kentin diğer sorunlarına da değinen Güler, tüccar ve sanayicilerin üzerindeki finansman yükünü vurguladı. “Her şey tüccarın, esnafın veya sanayicinin üzerine maalesef yük olarak bindiriliyor. Konuşmak kolay ama karar vermek o kadar kolay değil. Hepimiz işlerimizi döndürmeye çalışıyoruz. Sizce bu o kadar basit mi? Ben kendi adıma, kendi şirketim adına çok zorlandığımı söylüyorum. Sizlerin de çok rahat olduğunu düşünmüyorum. Durum ortada” diyen Güler, finansal sorunların işletmeler üzerinde büyük baskı yarattığını söyledi.
Güler, politika faizi ile reel faiz arasındaki farkın işletmelere yansımadığını belirterek, “Politika faizi düştü diye seviniyoruz. Peki, politika faizinin düşmesi reel faizi etkiliyor mu? Ben hissetmiyorum. Politika faizi belli bir oranda gerilse de bizim kullandığımız kredilerin maliyetleri düşmüyor arkadaşlar. İşte bu da bizim için büyük bir handikap. Bazen finansımızı yönetemez hale geliyoruz. Piyasada büyük bir karmaşa var” ifadelerini kullandı.
Vergi dairelerinde yapay zekâ destekli yeni sistemin işleyişine ilişkin de bilgi veren Güler, “Bugün, bazı kurumlarla bir toplantı yaptık. Yapay zekâ dedikleri yeni bir yapı var. Vergi dairelerinde bundan sonraki süreçte birçok işlem 4 saniye içinde karşımıza çıkıyor. Bununla ilgili toplantı yaptık, bakanlığa tekrar yazalım dedik. Defterlerde randevu almak yetmiyor artık. Sistem aşmış durumda. Ben kendi şirketlerimde her gün yeni bir sorunla karşılaşıyorum. İnanamıyorum böyle sonuçlarla nasıl karşılaşabiliyorum diye” diye konuştu.
Devlet denetimlerinin yeniden artmaya başladığını kaydeden Güler, “10 yıldan beri bu ülkede denetim yoktu. Devlet denetimleri ön plana çıkmaya başladı. Birçok firmamızın defterleri isteniyor. ‘Sen işçi çalıştırıyorsun, para kazanmıyorsun’ diyorlar. Arkadaşım, Türkiye’nin ilk 500 firmasına bakın, %70’i zarar etmiş. Bizim zarar etmemizden daha doğal ne olabilir? Ama anlatamıyorsunuz, ‘Sen zarar edemezsin’ diyor” sözleriyle iş dünyasının yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.
2024 yılındaki enflasyonun etkilerinin 2025’e de yansıdığını belirten Güler, “Vergi daireleri ‘Sen bunu düzelteceksin’ diyor. Sürekli baskı altındayız. İnşallah hep beraber bu yükün altından kalkarız. Fakat eğer finans giderlerimizi belirli bir seviyeye indirmezsek, beklediğimiz açılımı yakalamamız çok zor. Şu anda tüm işletmelerin en büyük gideri finansman. Bütün bilançolara bakın, büyük küçük fark etmiyor, finans giderleri ön planda. Aylık %4 maliyetle kredi kullanıyorsunuz. Bunu hangi işletme ürün maliyetine yedirebilir? Ne satarsanız satın, mümkün değil. Bu maliyetlerle nasıl para kazanacağız?” dedi.
Kentteki trafik sorununa da değinen ETO Başkanı, “Ama başka bir sorun da ulaşım. Organize sanayiye her sabah gitmek en az 45-50 dakika sürüyor, akşam dönüşü de aynı. Kaza olursa 1-1 buçuk saate çıkıyor. Bu zaman kaybı büyük bir milli servet kaybı. Kim sorumluluk alacaksa artık alsın. Yeni yol mu yapılacak, toplu taşıma mı artırılacak, karar verilmeli. Trafik sorunu kentin büyüyen yarası. Ben her gün bu yolu kullandığım için rahatlıkla söylüyorum. Fotoğraflar da var elimizde. Ama bunları söyleyince hemen ‘muhalefet yapıyorsun’ deniyor. Hayır, ben siyasetin içinde değilim. Doğruyu söylemek zorundayım. Tüccarın, esnafın sorunlarını burada dile getirmek zorundayım. Bana gelen şikâyetleri aktarmak zorundayım. İnşallah hep birlikte bu sorunların üstesinden geliriz” ifadelerini kullandı.
Eskişehir Ticaret Odası Meclis toplantısı, bu binada yapılacak son meclis olması nedeniyle hatıra kalması adına gerçekleştirilen toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
