Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, Devrim Yasalarının kabul edilişinin 101. yıl dönümünde laik eğitim ve Cumhuriyet vurgusuyla ülke genelinde basın açıklamaları düzenledi. Açıklamalarda, eğitimin dinselleştirilmesi ve piyasalaştırılması eleştirilirken, çocuk işçiliği konusunda da önemli uyarılarda bulunuldu.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi adına konuşan Mübeccel Keser, laik eğitimin Cumhuriyet’in temel taşı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ne tarikat ne şeriat: Yaşasın laik eğitim ve laik Cumhuriyet. Cumhuriyetler devrimlerle kurulur. 1923 Devrimi de Mustafa Kemal ve arkadaşlarının devrimci iradesiyle inşa edildi. 1924 Anayasası sonrası kabul edilen Devrim Yasaları, Cumhuriyet’in laik niteliğini öne çıkardı. 3 Mart 1924’te hilafet kaldırıldı, Din ve Vakıflar Bakanlığı lağvedildi, Öğretim Birliği Yasası kabul edildi. Bu yasa, eğitimi feodal ve dini kurumların elinden alarak devletin kontrolüne verdi. Böylece laik ve parasız eğitimin temelleri atıldı.”

Keser, bugün gelinen noktada bu kazanımların büyük ölçüde geri alındığını vurguladı. Tarikatların, yasak olmalarına rağmen devlet içinde etkinlik gösterdiğini belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) tarikatlarla yaptığı protokollerle bu yapıların eğitimin içine dahil edildiğini, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ise çocukların eğitiminde belirleyici bir rol üstlenmeye başladığını söyledi.
Özellikle ÇEDES Projesi ile Diyanet görevlilerinin okullarda ders vermesinin laik eğitim açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirten Keser, okul müfredatlarının bilimsel yöntemlerden arındırıldığını ve dogmatik öğretilerle doldurulduğunu ifade etti.
Eğitimin dinselleştirilmesi kadar piyasalaştırılmasının da büyük bir tehlike olduğunu söyleyen Keser, eğitimde fırsat eşitliğinin giderek yok edildiğini ve öğrencilerin sermaye sınıfının taleplerine göre şekillendirildiğini dile getirdi. MESEM projesiyle milyonlarca çocuğun eğitimden koparılarak fabrikalara yönlendirildiğine dikkat çeken Keser, sermaye kuruluşlarının ve tarikatların lise eğitiminin zorunlu olmaktan çıkarılması için baskı yaptığını vurguladı.

Basın açıklamalarında öğretmenlerin de baskı altında olduğu ifade edildi. Keser, öğretmenlerin mesleklerini yapabilmesi için bir akademiden geçme zorunluluğunun, bağımsız ve sorgulayan bir eğitimci kitlesinin önüne set çekmek anlamına geldiğini söyledi.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, bu süreçlerin tesadüf olmadığını ve Cumhuriyet’in budanmasının sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. Ancak halkın laiklik ve Cumhuriyet bilincinin köklü olduğunu vurgulayan Keser, mücadeleye devam edeceklerini söyledi:
“Gericiliğe izin vermeyeceğiz, çocukların bu korkunç zihinsel suiistimalini ve sömürüsünü önleyeceğiz. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın laiklik.”
Meclis, açıklamanın ardından Türkiye’nin birçok ilinde Milli Eğitim Bakanlığı il müdürlükleri ve Bakanlık önünde protestolar düzenledi.