Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Yönetim Kurulu adına konuşan Dr. Nazan Aksaray, yapılan basın açıklamasında, ülkede her gün giderek artan sayıda toplumsal bozulma haberleri ile karşı karşıya kalındığını söyleyerek kamuoyuna yenidoğan bebeklerimizin kaybıyla yansıyan ve daha önce benzeri hiç görülmeyen olayın herkesi derinden üzdüğünü belirtti.
Aksaray, “Öncelikle kaybettiğimiz bebeklerimiz için üzüntülerimizi ve ailelerine başsağlığı dileklerimizi iletmek isteriz. Bu olay hem toplumsal bozunmanın hem de sağlık alanında yıllardır dile getirdiğimiz uyarıların nedenlerinin görünür olduğu son noktadır. Burada elbette bir suç şebekesi vardır ve suçlular en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ancak olayın özünde bu suçun işlenebileceği ekonomik ve politik bir ortam olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Mevcut iktidar, sağlığı bir hak olmaktan çıkarmış, alınır-satılır meta haline çevirmiş, vahşi piyasa koşullarına teslim etmiş, bunun adına da sağlıkta dönüşüm demiştir. Bu yolla, yıllar içinde kamu sağlık hizmetine ulaşabilmeyi adeta imkansız hale getirmiş, hastaları özel sağlık kurumlarına gitmeye mecbur bırakmıştır. Özel sağlık kuruluşlarını teşvikleriyle desteklemiştir. Bugün ülkemizdeki yeni doğan yoğun bakım yataklarının 4738’i kamu hastanelerinde, 1617’si üniversite hastanelerinde, 7248’i ise özel sektördedir. Yani yatakların yarıdan fazlası ticari kuruluşlardadır. İstanbul’da durum çok daha vahimdir. Ülkemizde 1000 yenidoğan için yoğun bakım yatağı 4.6 iken, İstanbul’da bu oran kamu hastanelerinde Türkiye ortalamasının altında, 3.8, özel sektörde ise çok üstünde 13.3’tür. Bu veriler iktidarın sağlığı ticarete açtığının somut kanıtıdır. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bu politikanın başlatıldığı 2003 yılından bu yana, bu politikanın hatalarını, hemen durdurulması gerektiğini sürekli olarak dile getirdik.
Gelinen noktada, maalesef haklı olduğumuzun acı bir örneğini yaşıyoruz ve maalesef bu olayın, buzdağının görünen çok küçük bir parçası olduğunu düşünüyoruz. İzlenen politikanın merkezinde sadece para vardır, rant vardır. Bunun uğruna neler yapılabildiğine hep birlikte tanık olduk maalesef. “Sağlıkta dönüşüm ölüm getirir.” demiştik ve maalesef sağlıkta dönüşüm ölüm getirdi bu ülkede. Bu günlerin taşlarını döşeyenler, bu sistemi kuranlardır. Bizler, sağlığın doğuştan hak olduğunu, para ile alınıp satılamayacağını, herkesin eşit, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine ulaşabilmesinin gerektiğini, yine ve yüksek sesle dile getiriyoruz. Bizim istediğimiz sağlık politikasının merkezinde insan vardır, bilim vardır, emek ve liyakat vardır. Tüm bu nedenlerle sağlıkta dönüşüm denilen, insanlık değerlerini ayaklar altına alan garabete hemen şimdi son verilmelidir. Sağlık Bakanı, bir televizyon programında “Bir CİMER şikayeti ile, bir çeteyi çökerttik.” dedi. Biz buna özrü kabahatinden büyük, diyoruz. Aslında Sağlık Bakanı kendisi, yönetmekte ne denli kusurlu olduğunu ikrar etmiş oldu. Sağlık Bakanı tüm bu olaylar oluyorken, İstanbul’un 6 yıldır İl Sağlık Müdürüydü. Denetleme mekanizmalarını işletmiş olsaydı, yaşanan olayın daha en başında, kolayca tespit edileceği, hepimizin malumudur.
İstanbul’un sağlığını yönetemeyen Sağlık Bakanı’nın ülkemizin sağlığını yönetemeyeceği açıktır. Kendisini hemen, şimdi istifaya davet ediyoruz.
Konunun başka önemli bir yanı, bu olayın ardından kapatılan hastanelerde iyi hekimlik ilkelerine bağlı olarak görev yapan yüzlerce hekim ve sağlık çalışanının işsiz kalmasıdır. Bu hastaneler kamulaştırılmalıdır ve bu meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının hakları korunmalıdır. Ülkemizin dört bir yanında binlerce hekim ve sağlık çalışanı, çok defa kendi sağlıklarından, ailelerinden ödünler vererek gece gündüz demeden kendilerine yaşatılan türlü zorluklara rağmen can siparene şekilde görevlerini yapmakta, hastalarımızı sağlıklarına kavuşturmaya çalışmaktadırlar.
Yaşanan bu olayı, lanetle kınadığımızı, suçluların en ağır şekilde yargılanmaları gerektiğini bir kez daha dile getirmek istiyoruz. İstanbul Tabip Odası olayda adı geçen hekim demekte zorlandığımız kişiler hakkında re’sen soruşturma başlatmıştır. Bu bilgiyi de sizlerle paylaşmak isteriz. Ülkemizin her kurumunda olduğu gibi, sağlıktaki yozlaşma ve çürüme ile de hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bebeklerimizi, hastalarımızı, toplumu ve sağlık çalışanlarını bu pervasızlıktan hep birlikte koruyacağız. Son sözümüz de hastalarımıza, hasta yakınlarımıza olsun isteriz. Yıllardır hastalarımıza iyi hekimlik yapabilmek için mücadele veriyoruz. Bunun için aynı tarafta olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu kirli, paracı, piyasacı düzenle hep birlikte mücadele edelim. Bizlere teslim ettiğiniz sağlığınızın, tüm bu kötü çalışma koşullarına karşın emin ellerde olduğunu bilin. Bizler Türk Tabipleri Birliği ve Eskişehir-Bilecik Tabip Odası olarak iyi hekimlik için, toplumun sağlık hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu ve bunu gerçekleştirmenin çok da kolay olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.