Eğitim-Bir-Sen Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı İbrahim Akar, araştırmanın kapsamına dikkat çekerek, “Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen), 2012 yılından bu yana uygulanan ‘4+4+4’ zorunlu eğitim sistemine ilişkin mevcut durumu değerlendirmek ve geliştirilmesi gereken yönleri ortaya koymak amacıyla öğretmenler, okul yöneticileri, lise öğrencileri ve velilerden oluşan 36 bini aşkın katılımcıyla yaptığı saha araştırmasının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı,” dedi.
Akar, araştırmanın Türkiye’nin tüm coğrafi bölgelerini kapsadığını ve toplam 36 bin 118 katılımcı ile gerçekleştirildiğini belirtti. Katılımcılar arasında 17 bin 762 öğretmen, 7 bin 34 okul yöneticisi, 5 bin 415 lise öğrencisi ve 5 bin 907 veli yer aldı. Verilerin 81 ilden toplandığını, öğrenci grubunda ise 75 ilden katkı sağlandığını söyledi.
Araştırmanın dikkat çeken bulgularına değinen Akar, “Katılımcıların büyük çoğunluğu, mevcut 12 yıllık zorunlu eğitim süresini uzun bulduğunu belirterek sistemin yeniden düzenlenmesini istedi. Öğretmenlerin yüzde 93,8’i, okul yöneticilerinin yüzde 97,1’i, öğrencilerin yüzde 78,5’i ve velilerin yüzde 78,8’i 12 yıllık mevcut zorunlu eğitim süresinin kısaltılması gerektiğini ifade etti,” dedi.
Araştırmada, zorunlu eğitim süresinin iş dünyasının beklentilerini karşılamadığına yönelik görüşlerin de öne çıktığını belirten Akar, “Zorunlu eğitim süresinin, toplum ve iş hayatının beklentilerine uygun olmadığı görüşünü benimseyenlerin oranı öğretmenlerde yüzde 75,2, yöneticilerde yüzde 82,8, velilerde yüzde 58,9 olarak ölçüldü,” dedi.
Akar ayrıca, öğrencilerin iş hayatına daha erken atılmalarının önündeki en büyük engellerden birinin mevcut eğitim süresi olduğuna da dikkat çekerek, “Eğitimin süresi sadece öğrenim hayatını değil, iş gücü piyasasını da doğrudan etkiliyor. Araştırmamıza göre, zorunlu eğitimin uzunluğu iş dünyasında ara eleman bulmayı zorlaştırıyor,” ifadelerini kullandı.
Katılımcıların önemli bir kısmının, lise son sınıfın yapısının değiştirilmesi gerektiğini düşündüğünü aktaran Akar, “Lise son sınıf öğrencilerinin son yıl okula devam etmesinin gereksiz olduğu görüşünü paylaşanların oranı öğretmenlerde yüzde 83,6, yöneticilerde yüzde 84,7, öğrencilerde yüzde 75,9, velilerde ise yüzde 47,3 olarak belirlendi. Katılımcıların çoğu, bu yılın üniversite hazırlık ya da kariyer planlama yılı olması gerektiği görüşünü savunuyor,” dedi.
Yeni lise modelleri hakkında da bilgi veren Akar, “Katılımcıların büyük kısmı, bireyselleştirilmiş, esnek ve modüler bir ortaöğretim yapısına destek veriyor. ‘3+1’ ve ‘2+2’ modelleri, katılımcılar arasında en çok destek gören alternatifler oldu,” dedi.
Elde ettikleri bulguların sistemin yalnızca süresiyle değil, içerik ve yapı yönünden de bütüncül olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösterdiğini vurgulayan Akar, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitim-Bir-Sen olarak, büyük ölçekli bu araştırmanın ortaya koyduğu mesajları, ilgili tüm taraflara iletmeyi ve bir yol haritası oluşturmayı hedefliyoruz. Zorunlu eğitim süresi, toplumun beklentileri ve hayatın gerçekleriyle uyumlu hale getirilmelidir. Esnek ve modüler yapıya sahip ortaöğretim modelleri üzerine çalışmalar yapılmalı, mesleki yönlendirme ortaokuldan itibaren sistematik hale getirilmelidir. Araştırmamızın zorunlu eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması sürecine katkı sunmasını ve tüm paydaşların ortak akıl doğrultusunda hareket etmesini temenni ediyoruz.”