Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, Türkiye'nin en köklü ve saygın eğitim kurumlarından biri olarak, milyonlarca vatandaşa yükseköğrenim imkânı sunmuş bir yapıdır. Ancak son yıllarda yaşanan bazı gelişmeler, bu değerli kurumun ciddi bir tehdit altında olduğuna işaret ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Eskişehir'de düzenlediği basın toplantısında, son gelişmeleri ve partilerinin bu konuya bakış açısını kamuoyuna duyurdu.
Eskişehir Milletvekilleri Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan ve Utku Çakırözer ile birlikte Anadolu Üniversitesi'nin Açıköğretim Fakültesi'nde yaşanan sorunlara dikkat çeken Özçağdaş, sistemin son yıllarda siyasi müdahalelerle zayıflatıldığını ve kurumsal özerkliğin yok edilmek istendiğini vurguladı. Özçağdaş, Açıköğretim Fakültesi’nde büyük bir huzursuzluk yaratan uygulamaların, akademik kadroların keyfi şekilde dağıtılması ve fakülte kaynaklarının merkezi bütçeye aktarılması gibi olguları örnek gösterdi. CHP, bu gelişmeleri “Açıköğretim Fakültesi'nin ve üniversitenin itibarsızlaştırılması” olarak nitelendiriyor.
Suat Özçağdaş, basın toplantısında, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin, 1982 yılında Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in "Duvarsız Üniversite" vizyonu ile kurulduğunu hatırlatarak, bu fakültenin Türkiye'de açıköğretim denildiğinde akla gelen ilk eğitim kurumu olduğunu söyledi. Özçağdaş, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en köklü ve saygın eğitim kurumlarından biri olduğunu belirtti. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmelerin, bu kurumun adım adım çöküşe sürüklendiğini ve siyasi müdahalelerle yok edilmeye çalışıldığını ifade etti. "Bugün burada, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nde neler yapıldığını üç başlıkta kamuoyu ile paylaşmak isterim" diyerek önemli başlıklar sundu.

Özçağdaş, ilk olarak akademik kadronun dağıtılması ile ilgili şunları söyledi: "Açıköğretim felsefesi yerle bir edilmiştir, öğrenme yöntemleri, süreçleri, malzemeleri yok edilmiştir. Birikimli kadrolar dağıtılmıştır." Özçağdaş, fakültede 155 akademisyenin bulunduğunu ancak sadece "uzaktan öğretim" alanında doktora yapmış olanların atanması kararlaştırıldığını, diğer alanlardan gelen akademisyenlerin ise başka bölümlere gönderildiğini vurguladı. Bu durumun, akademik çeşitliliği ortadan kaldırdığını ve uzmanlık alanlarının göz ardı edilmesine yol açtığını söyledi. Ayrıca, akademisyenlerin başka fakültelere sürgün edilmesinin, kurum içindeki akademik huzuru ve verimliliği olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, bu atamaların şeffaflıktan uzak ve keyfi bir şekilde yapıldığını belirtti. Akademisyenlerin kariyer planlamalarının ve akademik huzurlarının olumsuz etkilendiğini, fakültedeki çalışanların büyük bir belirsizlik içinde olduğunu ifade etti. Ayrıca, bu kararların üniversitenin içindeki diğer fakültelere de domino etkisi yaratabileceğini söyledi. Özçağdaş, “Akademik kadroda yaşanan bu belirsizlik ve huzursuzluk, üniversitenin akademik başarısını da tehdit etmektedir” dedi.
İkinci olarak, Özçağdaş, Açıköğretim Fakültesi'nin mali kaynaklarının siyasi projelere aktarılmasının büyük bir sorun olduğunu vurguladı. "Ekonomiyi kötü yönetenler, bütün kurumları parti kurumu haline getirmekle kalmıyor, mali kaynaklarına da el koyuyorlar," diyerek, fakültenin yıllar içinde biriktirdiği mali kaynakların merkezi bütçeye aktarılmasını eleştirdi. 2014 yılında Türk Dünyası Vakfı'na yapılan 300 milyon liralık aktarımı örnek göstererek, bunun, fakültenin mali yapısını zayıflatıp hizmet kalitesini düşürdüğünü belirtti. Ayrıca, döner sermaye gelirlerinin azalması nedeniyle üniversitenin maaş ödemekte zorluk çektiğini de ekledi. "Bugün üniversite, mali krizle boğuşuyor. Öğrencilerden alınan öğretim ücretleri, fakültenin gelişimi için değil, iktidarın siyasi projeleri için harcanıyor," dedi.
Özçağdaş, üniversitenin sahip olduğu gayrimenkullerin satılmak istendiğini de gündeme getirdi. "2014 yılından itibaren açıköğretim bürolarının kapatılması ve 90’dan fazla binanın satışa çıkarılması iddiaları var. Ancak bu satışların gerekçesi kamuoyuyla paylaşılmamıştır," diyerek bu durumu eleştirdi. Ayrıca, Hazine'nin "Tek Hesap Sistemi"ne geçmesiyle, bu satışlardan elde edilecek gelirin de üniversiteye değil, hazineye aktarılacağının altını çizdi. Bu durumun üniversitenin nakit açıklarını kapatmaya pek yaramayacağını belirtti.
CHP, tüm bu gelişmelere karşı nasıl bir çözüm öneriyor? Suat Özçağdaş, partilerinin önerilerini sıralarken, açıköğretim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı. CHP, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi'ni, açıklık, esneklik, uygun fiyatlılık, teknoloji destekli, yenilikçi ve kaliteli bir eğitim modeli haline getirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, Açıköğretim ders materyallerinin dijitalleştirilmesi, çok kanallı öğretim yöntemlerinin benimsenmesi, sanal gerçeklik, yapay zeka ve büyük veri gibi yeni teknolojilerin kullanılmasını öneriyor. Özçağdaş, “Açıköğretim sistemini, dijitalleşmiş bir ekosistem haline getireceğiz,” diyerek bu konuda güçlü bir vizyon sundu.
Özçağdaş, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'ne sahip çıkmak için kamuoyuna ve eğitim camiasına seslendi. “Bu sadece bir eğitim mücadelesi değil, Türkiye'nin toplumsal hafızasının ve eğitimde fırsat eşitliğinin sembolüne sahip çıkma mücadelesidir,” dedi. CHP, tüm paydaşları bu sürece katılmaya ve sesini yükseltmeye davet etti. "Eğitimde nitelikli, fırsat eşitliğine dayalı ve dünyaya açık bir sistem kuracağız. Bizim en büyük yatırımımız insana olan yatırımdır,” diyerek, bu sürecin eğitimde büyük bir değişim başlatması gerektiğini söyledi.