Eskişehir Haber Eskişehir Durum Özel Prof. Dr. Ramazan Erdağ, İsrail-İran Gerilimini ve Türkiye’nin Bölgesel Rolünü Değerlendirdi

Prof. Dr. Ramazan Erdağ, İsrail-İran Gerilimini ve Türkiye’nin Bölgesel Rolünü Değerlendirdi

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ramazan Erdağ, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını değerlendirdi. Erdağ, saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek, İsrail’in İran’a yönelik askeri hamlesiyle Gazze’deki soykırımı gölgelemeye çalıştığını vurguladı.

Haberleri

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının 12 günlük bir savaş olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Ramazan Erdağ, “İsrail, İran’ın nükleer programını nükleer silah elde etmeye yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi ve kendilerine yönelik bir saldırı yapılacağı düşüncesiyle İran’a doğrudan saldırılar başlattı. Bu durum uluslararası hukuka aykırıdır. Devletler, Birleşmiş Milletler sistemi içinde egemen devletler ilkesi gereği başka bir devlete silahlı saldırıda bulunamaz. Bunun için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı gerekir” dedi.

Erdağ, İran’ın nükleer programına dair Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerle yürütülen bir müzakere süreci olduğunu hatırlatarak, “İran ise nükleer programının barışçıl amaçlı ve enerji üretmeye yönelik olduğunu savunmaktadır. Müzakerelerin yeni bir turu planlanırken İsrail’in saldırıları bu süreci akamete uğrattı” diye konuştu.

“İsrail, Gazze’deki Soykırımı Gölgelemek İstiyor”

İsrail’in Gazze’deki saldırılarına da değinen Erdağ, “Gazze’deki İsrail soykırımı olanca vahşetiyle sürerken, Batılı ülkelerde İsrail’e yönelik ciddi tepkiler artmaya başladı. İsrail baskılanmaya başlandı. Bu süreçte insani yardım taşıyan gemilerle ilgili inisiyatifler de ortaya çıkmıştı. İsrail’in Gazze’deki soykırıma dair odağı kaydırmaya yönelik olarak İran’a saldırı başlattığını söyleyebiliriz” dedi.

Savaşın, Amerika’nın kısmi ve kapsamlı müdahalesiyle 12 günlük bir süreç sonunda sona erdiğini ifade eden Prof. Dr. Erdağ, “İki ülke arasında ateşkes sağlandı. Türkiye’nin konumu bu noktada önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Dışişleri Bakanımız, İsrail’in saldırılarını uluslararası hukuka aykırı bulduklarını, İran’ın nükleer silah kapasitesinin olmadığını ve barışçıl amaçlı nükleer enerjinin egemen devlet hakkı olduğunu vurguladılar. Türkiye müzakerelerde kolaylaştırıcı bir rol üstlenebileceğini açıkça dile getirdi” ifadelerini kullandı.

“Türkiye Her Türlü Saldırıya Karşı Hazırlıklı”

Türkiye’ye yönelik olası bir tehdit durumunun da kamuoyunda merak konusu olduğunu belirten Erdağ, “Cumhurbaşkanımız daha önce mecliste yaptığı bir konuşmada, İsrail’in Gazze’den sonra Lübnan’a saldırarak işgali yayma tehlikesine dikkat çekmişti. Türkiye’nin de benzer şekilde hedef alınabileceğine dair uyarılarda bulunmuştu. Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak güçlü bir savunma sanayi ve silahlı kuvvet kapasitesine sahip. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın dış operasyonel faaliyetleri ve kurumsal kapasitesi artırıldı. Türkiye, muhtemel saldırılara karşı tahkimatını önceden yaptı. Hava savunma sistemleri güçlendirildi, insansız hava araçları üretiminde dünyada önemli bir konuma ulaşıldı” dedi.

NATO liderler zirvesinde savunma harcamalarının artırılması gerektiği yönündeki çağrılara da değinen Erdağ, “Türkiye, bu yatırımları daha bu çağrılar gündeme gelmeden yapmıştı. Yerli ve milli askeri teknolojilere ciddi yatırımlar yaptı. Aynı zamanda insan sermayesine de yatırım yapılarak bu sistemleri üretecek ve kullanacak kapasite oluşturuldu” dedi.

“Bölgesel İnisiyatiflerle Çözüm Arayışları”

Birleşmiş Milletler’in uluslararası çatışmaları önlemede yetersiz kaldığını söyleyen Prof. Dr. Erdağ, “Bölgesel inisiyatifler artık ön planda. Sayın Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, ‘bölgesel sahiplenme’ kavramını ortaya attı. Türkiye, birçok noktada barış ve istikrar için bölge ülkeleriyle ortak platformlar oluşturarak çözüm üretmeye çalışıyor ve bu inisiyatiflerin başarılı sonuçlar doğurduğunu görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Vadedilmiş Topraklar Söyleminin Teolojik Bir Geçerliliği Yok”

İsrail’in teolojik bir söylemle bölgeyi savaşa sürüklemeye çalıştığını belirten Prof. Dr. Erdağ, “Vadedilmiş topraklar söyleminin fiili bir geçerliliği yoktur. Bu, sadece Siyonizm olarak tanımladığımız yapının ortaya koyduğu bir argümandır. Birleşmiş Milletler sisteminin temel amacı, egemen devletlerin sınırlarını korumak ve başka bir devletin egemenlik alanına müdahaleyi önlemektir. İsrail ise sınırları belli olmayan, her gün yeni bir işgal ve gasp ile toprak genişleten bir yapı. Bu uluslararası hukukun ihlalidir” dedi.

“İki Devletli Çözüm Ortadoğu Barışı İçin Anahtar”

Türkiye’nin Filistin konusunda ortaya koyduğu iki devletli çözüm önerisinin ideal çözüm olduğunu vurgulayan Erdağ, “İsrail 1967 sınırlarına çekilmeli ve Filistin Devleti’nin egemenliği tesis edilmelidir. Ortadoğu barışının anahtarı bu formülde yatıyor. Bu çözüm, hem kalıcı barış hem de uluslararası hukukun tesisi açısından kilit önemdedir” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *