Yatak Odasından Metresine Gizli Kapı Yaptırmış!

YAYINLAMA:

“Aşk mı? Entrika mı? Yoksa mühendislik harikası mı?”

 

Geçenlerde bir iş için müteahhit arkadaşıma uğradık…

Normalde kahve içer, iki üç muhabbet eder çıkarım.

Ama bu sefer duyduğum hikâye var ya…

Beni değil kahveden, gerçeklikten bile soğuttu.

Adamın bir müşterisi…

Eşiyle metresini aynı binada yan yana dairelere yerleştiriyor.

Yetmiyor…

Yatak odasından metresin yatak odasına gizli bir kapı yaptırıyor.

Giriş çıkış kolay olsun diye.

 

Yahu bir insan ne kadar ‘pratik zekâlı’ olabilir?

Adamın kafası çalışıyor…

Ama yanlış yerlere çalışıyor!

Mühendislik, mimari, matematik… Hepsi şahane kullanılmış…

Bir tek ahlak yok!

Ben bunu duyunca şaşırdım mı zannediyorsunuz?

Tabii ki HAYIR!

Artık şaşırma eşiğimiz bitti, bitti…

Sürpriz kaldırmıyor bünyem.

 

Ama bir şeyi çok merak ettim:

“Eşi o kapıyı nasıl görmedi?” Yani ne bileyim düşünüyorum da, ben eve yerleşeceğim ve hani eşyaları yerleştirirken orda bir şey olduğunu anlarım o kadın hiç mi bakmayacak?

Ya da nasıl bir gizli kapı bu?

Narnia Günlükleri gibi dolabı mı açıyorsun hop başka dünyaya mı geçiyorsun?

Yemin ederim, sinemada bu kadar entrika yok.

 

Bir de düşünüyorum…

Madem yan yana yaşayacaksınız, ex–next konsepti açın da hep birlikte mutlu mesut takılın.

Bari açık olun, müteahhitler de uğraşmasın çözmek için.

 

Ama asıl bomba şu:

Bazı adamlar, eşine ev alıyorsa metresine de alıyormuş.

Hani biri alınca diğeri alınmazsa ayıp olur ya…

“Eşitlik” ilkesini savunan (!) bir kesim varmış meğer.

Resmen evlilik değil, gayrimenkul yatırım portföyü gibi yönetiyorlar ilişkileri.

 

Sonra biri bana dönüp,

“Ee Emine, ne zaman evleniyorsun?”

diyor.

 

Ben de gülüyorum…

Ne evlenmesi ya?

Piyasada herkes Einstein kesilmiş, bir tek ben düz mantık arıyorum.

Adam bir tek beni sevsin sadık olsun falan…

Aklı bu kadar çalışan adama ben nasıl yetişeyim?

Beni sulu getirir, susuz götürür; gerek yok.

 

Biraz saf adam istiyorum ben.

Bir tık yavaş düşünsün, bir tık temiz yürekli olsun.

Gizli kapı falan düşünmesin yani…

Sürprizim çiçek olsun, kapı değil!

Bir gün şöminenin bacasından kaydırakla hop metres düşmesin!

 

O yüzden şu an bekârlık bana en mantıklı pozisyon gibi geliyor.

Ruh sağlığı, huzur, güven… Hepsi birlikte paket!

 

Ya hakikaten şu evliler bir piyasadan çekilse mi artık?

Yani bir süre dinlensinler…

Biz niye bulamıyoruz doğru dürüst adam?

Çünkü sizin yüzünüzden!

Evlenilecek, güvenilecek insan bırakmadınız memlekette.

 

Yeter artık şu yoldan çıkmışlıklar, doyumsuzluklar…

Bir nefes alın.

Gidin oturun evinizde, koltuğunuza yaslanın.

Kimseyi de gizli kapılarla evdeki gizemi çözmekle yormayın.

 

Vallahi bıktım. Bir de soruyorsunuz “uzun zamandır aşkı yazmıyorsun?” diye..

Aşkı savunacak halim mi kaldı? Aşk yazarını aşktan soğuttunuz be!

Ben artık mısırımı patlatıp film izliyorum sevgili okuyucularım…

İnanın filmler daha masum kaldı gerçek hayat senaryolarından..

Sevgilerimle..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *