Sevgili Atam,

YAYINLAMA:

Bugün o siren sesiyle gözlerim uzaklara daldı. Sokaklar bir anda sustu, şehir bir kalp gibi aynı ritimde attı. Herkesin aşık olduğu, sadece bir dakikalık değil bir ömürlük saygı duyan milletimiz… Yine aynı duyguyla durdu bu sabah. Çünkü senin adını anmak, nefes almak gibi bizde; refleks, alışkanlık değil, inanç meselesi.

Bir dakikalığına değil, bir ömürlük minnetle.. 

Ve o siren sesi, sanki zamana bir ara veriyor gibi; geçmiş, bugün ve gelecek aynı çizgide buluşuyor. Çünkü senin bıraktığın miras, sadece bir dönemle sınırlı değil Atam… Her kuşakta yeniden filizleniyor.

Bazen düşünüyorum; seni görseydim ne söylerdim? Belki hiçbir şey söyleyemezdim. Gözlerim dolar, elim titrer, sadece “İyi ki geldin” diyebilirdim. Çünkü sen, bir ulusun kalbini yeniden başlatan adamsın. Bizim senden öğrendiğimiz şey yalnızca mücadele değil; inançla, akılla ve sevgiyle var olmanın güzelliği.

Seni hiç görmedim ama seni hep hissettim. Çocukken okulun duvarında asılı yüzüne bakarken, sanki o bakışlarda güven vardı. “Ben buradayım, merak etme” diyordun sanki. Belki o yüzden ne zaman umutsuzluğa düşsem, senin bir fotoğrafına bakmak yeter bana. O kararlılık, o dimdik duruş, o sessiz güç… 

Hâlâ yol gösteriyor.

Yıl 2025. Dünya değişti, hızlandı, karmaşıklaştı. Ama senin kelimelerin hâlâ aynı dinginlikle yankılanıyor “En büyük eserim Cumhuriyettir.” Ve biz, o eserin sayfalarıyız Atam. Her birimiz farklı cümleler, farklı hikâyeleriz ama aynı kitabın içinde yaşıyoruz. 

Adı; Türkiye Cumhuriyeti.

Sen kadınlara bir ülkenin geleceğini verdin. “Kadınlar yükselmedikçe, toplum yükselemez” dedin. Bugün ben, kalemimi özgürce tutabiliyorsam, fikrimi açıkça yazabiliyorsam, bu senin bana verdiğin cesaretle mümkün. Senin sayende, Atam.

Bazen seni günümüz sokaklarında hayal ediyorum. Bir kafede oturmuşsun, gençlerle çay içiyorsun. Gülümsüyorsun. “Nasılsınız evlatlarım?” diyorsun. Biri sana kitaplarından bahsediyor, biri hayallerinden… Sen dinliyorsun, sonra yavaşça “Devam edin” diyorsun. “Ülkeyi en güzel siz yaşatacaksınız.”

Ve biz, gerçekten de öyle yapıyoruz Atam. Belki eksiklerimiz var, belki bazen yoruluyoruz. Ama senin öğrettiğin gibi “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır.” Biz umudu senden öğrendik. Vazgeçmemeyi, dimdik durmayı, yeniden başlamayı da…

Bugün sokaklarda çocuklar ellerinde bayraklarla yürüdü. Gözlerinde bir ışıltı, kalplerinde sen vardın. Sevgi bazen tarih bilmek değil, bir kalbin ritmini paylaşmaktır.

Atam, bilmeni isterim. Bu millet hâlâ seninle yaşıyor. Her 10 Kasım’da ağlıyoruz, evet… Ama o gözyaşları yas değil, gururun damlaları. Çünkü biz kaybetmedik seni. Sen gitmedin. Sadece daha yüksek bir yerden izliyorsun bizi artık.

Ve ben, bugün bir gazeteci, bir kadın, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sana yazıyorum

Biz buradayız Atam.

İzindeyiz.

Ve seni her geçen gün daha çok özlüyoruz.

 

Sonsuz sevgimle,

Emine

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *