Boşanma davasında “kedi nafakası” kararı

Sabah kahvemi yudumlarken ekonomim sitesinin haberlerine göz atarken önüme düşen bir haberle gülümsedim. İstanbul’da bir boşanma davasında “kedi nafakası” kararı verilmiş. Eşiyle yollarını ayıran Buğra Bey, iki kedisinin velayetini eski eşine bırakmış ve 10 yıl boyunca her üç ayda bir 10 bin lira “kedi bakım nafakası” ödemeyi kabul etmiş.
Kimi buna “aşırı” diyecek, kimi “çok medeni bir hareket” diye alkış tutacak. Ama bana kalırsa, bu sadece bir boşanma hikâyesi değil; aynı zamanda yeni bir sevgi biçiminin habercisi. Çünkü artık ilişkiler sadece “biz” kavramıyla değil, bizimle yaşayan patili dostlarla da kuruluyor. Evinize bir kedi giriyorsa, o ilişki sadece iki kişi arasında kalmıyor. Bir bakmışsınız, birlikte alınan mama markasından tutun da kimin kumu temizlediğine kadar her şey bir “ortak yaşam” meselesine dönüşüyor.
Bir gün geliyor, yollar ayrılıyor. Ama kedi orada, hâlâ aynı minderin üzerinde mırlayarak bekliyor. Sevgiden doğan sorumluluk, tıpkı çocuk gibi devam ediyor. Belki de Buğra Bey bunu fark etti. Bir zamanlar birlikte sevdiğin bir cana sırtını dönmek, aşkın değil insanlığın sınavıdır.
Eskiden “boşanma protokolü” deyince aklımıza ev, araba, tazminat gelirdi. Şimdi işin içine “kedi nafakası” giriyor. Bence bu, çağın duygusal evrimidir. Hukuk bile artık sevginin izini sürüyor. Çünkü bazen bir ilişki biter, ama bir kedinin bakışında hâlâ bir hikâye kalır.