Size Bu Satırları Sahilden Yazıyorum

Size bu satırları sahilin kıyısında, dalgalar ayaklarıma vururken yazıyorum.
Hani “ara vereceğim” demiştim ya, neye ara vermekti ki benimki? Yazmazsam boğulacakmışım gibi hissediyorum.
Nihan öyle bir anda “kalk gidelim” dedi ki… Gözyaşım, burnumun ucunda akmayı bekliyormuşçasına yerinde duramadı. Hızlıca valizimi hazırladım. Bu şehri ne kadar erken terk edersem, o kadar çabuk iyileşecekmişim gibi geldi.
İyileşmek…
Her şeyin bir ilacı var da, neden kalp kırıldığında ya da canımız yandığında iyileşebilmemiz için bir ilaç olmuyor, anlamıyorum. Zamana bırakmak, psikolojini iyi tutmak… Bunlar tamamen insanın kendi elinde denir ya… Ben artık hiçbir şeyin benim elimde olmasını istemiyorum sanırım.
Bir de şu “güçlü olmak” meselesi var…
“Ama artık güçlü olmaktan çok sıkıldım.”
Canım acıdığında acımıyormuş gibi davranmaktan, içim ağlarken gözlerimin gülmesinden… Her darbe yiyişimde bir gece ağlayıp sabah gözyaşlarımı silmekten ve hayata daha hızlı koşmaktan yoruldum.
Öyle bir imajım var ki, geçenlerde bir arkadaşım “Seni iyi görmüyorum son günlerde, güçlü değilsin” dedi.
Ben neden güçlü kalmak zorunda bırakılan o kadın olmuştum ki?
Ben de herkes gibi dizlerimin üzerine çökemez miydim? Sırtımda kaç insanın bıçak yarası var, boynum bükülüp gözyaşlarım akamaz mıydı?
Herkese yaslanacak omuz olan ben, belki de hayatımda ilk defa yaslanacak bir omuz arıyorumdur. Yoruldum… Hepinizden…
Ve şu anda herkesten uzakta, denize sarıldım. Dalgaları dinliyorum, rüzgârı dinliyorum. O sırada, dünyası kendi etrafında dönen insanlar arıyor; kendi dertlerini anlatıyor. İnanın, hiçbirinizi dinleyecek gücüm yok. Varsa yoksa “Emine çözer sorunları…” Hayır, olamam artık kimseye merhem. Verdiğim her savaştan tek başıma çıktım. O yüzden birileri kırılıyormuş, darılıyormuş… Umurumda değil artık.
Birlikte gülmek, birlikte eğlenmek kadar; birlikte ağlamaya da ihtiyacım var benim. Nihan beni bu konuda çok iyi anlıyor. Aynı dili konuşabiliyoruz. Sussak bile o suskunluktaki gürültüyü duyabiliyoruz. Üç gün, beş gün muhteşem eğlenmiş gibi görünsek de; aslında muhteşem ağlayıp yakıp yıktık her şeyi. Bazen eğlenmekten çok, ağlamak daha iyi gelir insana.
Uzaklaşmak…
Dibe çöktüğümü hissettiğim an, bana en iyi gelen şeydir zaten. Şirkette iki haftalık iznim varmış; sonuna kadar kullanacağım. Bu süreçte kırılan, darılan, alınan kim varsa alınabilir. Ben kendime yetmeye odaklıyım.
Şimdi buradayım…
Ayaklarım tuzlu suda, saçlarımı okşayan rüzgârda, denizin bana anlattığı sırları dinliyorum. Dalga her vurduğunda, içimdeki kırıkların biraz daha açıldığını hissediyorum. Ama biliyorum; bu deniz, bu kaçamaklar beni hızlıca toparlayıp gücümü geri verecek.
Sevgilerimle,
Emine