Eskişehir Haber Genel Gündem Yılmaz Güney'i kim öldürdü, neden öldü?

Yılmaz Güney'i kim öldürdü, neden öldü?

Yılmaz Güney, 9 Eylül 1984 tarihinde Fransa’nın Paris şehrinde mide kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Uzun süredir mücadele ettiği mide kanseri, sanatçının yaşamını doğal yollarla sona erdirmesine yol açtı. Güney, Paris Uluslararası Üniversite Hastanesi’nde yaşamını yitirirken, mezarı Paris’teki Père Lachaise Mezarlığı’nda bulunmaktadır.

Yılmaz Güney’in Ölüm Nedeni ve Sinema Kariyeri

Sanatçının ölüm nedeni mide kanseridir. 1978’den itibaren mide, böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları yaşamış; cezaevinde bulunduğu dönemde ve sürgün hayatı sırasında sağlık durumu giderek kötüleşmiştir. 1980’li yılların başında Paris’e yerleşen Güney, burada hastanede tedavi görürken bağışıklık sistemi çökmüş ve kanser nedeniyle yaşamını yitirmiştir.

Yılmaz Güney’in adı, 1974 yılında Adana Yumurtalık’ta Hakim Sefa Mutlu’nun öldürülmesi olayıyla anılmıştır. Bir tartışma sırasında çıkan arbedede tabancasının ateş alması sonucu Mutlu hayatını kaybetmiş ve Güney, “kastın aşılması sonucu adam öldürmek” suçundan 19 yıl hapse mahkûm edilmiştir. Ancak Güney, cezaevinden kaçtıktan sonra sürgün hayatı yaşamış ve ölümünden önce hiçbir saldırı veya şiddet olayı sonucu hayatını kaybetmemiştir. Ölümü tamamen kanser hastalığına bağlıdır.

Yılmaz Güney, Türk ve dünya sinemasında önemli bir isim olarak tanınır. Oyuncu, yönetmen, senarist ve yapımcı olarak çok sayıda ödül kazanmış ve toplumsal gerçekçi sinemanın öncülerinden biri olmuştur. Sinemadaki ilk büyük ödülü, 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Hudutların Kanunu” filmiyle En İyi Erkek Oyuncu ödülüdür. 1970’te yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı “Umut” filmi Cannes Film Festivali’nde gösterilmiş, Adana Altın Koza ve Antalya Altın Portakal Film Festivalleri’nde ödüller kazanmıştır.

1979’da “Sürü” filmi Berlin Film Festivali’nde birçok ödül almış, Locarno Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Film” (Altın Leopar) seçilmiştir. “Düşman” filmi Berlin’de En İyi Film ödülüne aday gösterilmiş, “Yol” filmi ise 1982 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanarak Türk sinemasında bir ilki gerçekleştirmiştir. Aynı film, 40. Altın Küre’de “En İyi Yabancı Film” dalında aday gösterilmiş ve Cannes tarihinde ilk sıralara girmiştir.

Güney, 100’den fazla filmde oyuncu, 50’den fazla yapımda yönetmen, senarist ve yapımcı olarak yer almıştır. Filmleri arasında “Endişe”, “Zavallılar”, “Arkadaş”, “Ağıt”, “Umut”, “Sürü”, “Duvar” ve “Yol” öne çıkar. 1971’de yazdığı romanı “Boynu Bükük Öldüler” ile Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmıştır.

“Çirkin Kral” lakabıyla tanınan Güney, halkın yanında duran karakterleri ve toplumsal gerçekçi bakış açısıyla Yeşilçam’ın kalıplarını kırmış ve yeni bir sinema dili oluşturmuştur. Adana Altın Koza Film Festivali’nde hâlen adına verilen ödül, Türk sinemasında onun hatırasını yaşatmaktadır. Siyasi nedenlerle cezaevi ve sürgün hayatı yaşayan Güney, üretkenliğini sürdürmüş ve “Umut”, “Sürü”, “Yol” ve “Duvar” gibi döneminin ötesinde eserler sunmuştur.

Yılmaz Güney, Cannes Film Festivali’nde Türkiye’ye Altın Palmiye kazandıran ilk ve hâlen tek Türk yönetmen olmuştur. Eserleri, ulusal ve uluslararası düzeyde kalıcı bir miras bırakmış ve Türk sinemasının gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *