Bir gazeteye yaptığı değerlendirmede konuşan Özel, “1 Temmuz Salı günü, İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100’üncü gününde, grup toplantısı saatinde İstanbul’da olacağız. Tutukluluğun 100 gününün muhasebesini hem hukuki açıdan hem siyasi açıdan hem de toplumsal olarak değerlendireceğiz. Daha sonra akşam hep birlikte Saraçhane’ye gidecek, miting yapacağız. Öte yandan, hak mücadelesi veren herkese destek olmaya da devam edeceğiz” dedi.
Kurultay soruşturması ve “mutlak butlan” tartışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Özel, “30 Haziran’dan bir endişem yok. YSK kararının zaten kesin olduğu, AYM’ye itiraz süresinin dolduğu bir süreç. Sonuç değil, süreç odaklı, partiyi tartıştırmaya yönelik bir sürecin içindeyiz. Ben bu tartışmaların hep dışında kalmaya çalıştım. Kurultayda, CHP tarihinde bir genel başkanın aldığı en yüksek oya ulaştık. İlk kez bir genel başkanın yaptığı anahtar liste, İsmet Paşa’dan beri delinmeden geçti. Olağanüstü kurultayda da delege iradesinin arkasında durdu. Tüm örgüt, bu süreçte partinin böyle bir tartışmanın içinde olmaması gerektiği konusunda hemfikir oldu. Geçmiş dönemde de parti içi tartışmalar olduğunda anketlerde düştüğümüz de gözetilince, partiyi bu tartışmanın içine çekmeye çalıştılar. Biz ise ısrarla sürecin dışında kalmayı tercih ettik. Arkadaşlarımız, iyi niyetle Kemal Kılıçdaroğlu’nun da tartışmaları sonlandıracak bir açıklama yapmasını istediler.

“Bu tuzağa düşmemek lazım”
Benim ne 30 Haziran’dan ne de devamında olacaklardan bir endişem yok. Ama tutun ki böyle bir şey oldu, seçmenlerin bize emanetini bir kenara bırakmamızı kimse bizden beklemesin. 19 Mart itibarıyla nasıl Saraçhane’ye sahip çıktıysak, partimize de sahip çıkarız. Süreci elbette dikkatle takip ediyoruz ama Türkiye’de bu kadar ekonomik sorunlar varken bu gündem içinde boğulmayacağız. Ben veresiye defterini açmak istiyorum, birileri eski defterleri açmak istiyor. Yaşananlar, CHP’ye ve Türkiye’ye kurulmuş büyük bir tuzak. Bu tuzağa düşmemek lazım.” ifadelerini kullandı.
Seçimlerdeki ittifak modeline de değinen Özel, “Geçtiğimiz seçimden aldığımız dersler var. Doğru yapılanları tekrar etmek, yanlış yapılanları terk etmek lazım. Geçen seçim ittifaklar, hemen seçimin ertesinde konuşulmaya başlandı. Altılı masa kuruldu, sanki partiler bir görünmez zincirle bellerinden birbirine bağlandı. Koşarken herkes birbirine mani oldu. Öne çıkanı öbürü arkadan çekti, arkada kalanı öbürü sürükledi. Ama bu hiçbir partiye fayda sağlamadı.
Şimdi, gelecek seçimlere giderken bence herkes serbestçe koşsun, herkes kendisini halka en doğru şekilde anlatsın. Zaten anketler artık kimin ne olduğu konusunda net bir fikir veriyor. Belki özel birkaç anket yaptırılabilir. Ondan sonra ittifak senaryoları olabilir ama ben seçim dönemine kadar ittifak yerine muhalefetin, iktidara karşı iş birliği ve birlikte mücadele içinde olması gerektiğini düşünüyorum.

İş birliği, başta adalet arayışında, emeğin alın terini savunmada ve her türlü hak ihlaline karşı olabilir. Belli konularda Türkiye’nin ortak menfaatlerinde her türlü iş birliği olabilir ama adına ittifak demek ve altılı masa görüntüsü vermek doğru değil” şeklinde konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısı ile başlayan İmralı süreciyle ilgili bir soruya da yanıt veren Özel, “Muhalif seçmendeki duygusallığı anlıyorum ama öte yandan DEM Parti’nin bu süreci bir şekilde hükümetle ve ittifak ortaklarıyla daha yakın temas halinde götürme mecburiyetini de anlayışla karşılıyorum. Ben bunun yerine, Kürt seçmene partim adına en doğru mesajı vermekle mükellefim.
Ben bu süreçte samimiyet tartışması yerine, MHP’nin kararlı, AKP’nin ise kararsız olduğunu görüyorum. AKP ve MHP’nin hayata geçirdiği stratejiyi görüyoruz ama buna rağmen çözümü en çok destekleyen partilerden biriyiz” dedi.