CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısında önemli bir açıklama yaptı. Özel, ordudan ihraç edilen teğmenlerin tazminatlarının CHP’li milletvekilleri tarafından üstlenileceğini duyurdu. Bu çerçevede, CHP’li vekillerin, söz konusu teğmenlerin tazminatlarını maaşlarından ödeyecekleri kaydedildi.
Özel, partisinin bu adımını açıklarken, aynı zamanda Kartalkaya’daki yangın felaketiyle ilgili yaşanan gelişmelere de değindi. Yangında 78 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan CHP lideri, olayla ilgili bilirkişi raporunun hala hazırlanmadığına dikkat çekti.
“Bilirkişi raporu hâlâ hazırlanmadı” diyen Özel, Kartalkaya’daki yangın felaketinin ardından gerekli raporların kamuoyuyla paylaşılmadığını belirterek, “Bizim bu raporu ifşa etmemizden ve bilirkişinin raporunun arkasında durmasından sonra ‘İhtiyaç duyduk heyeti genişletiyoruz’ dediler. O günden bu güne yeni bilirkişiler geldiler birkaç gün çalıştılar ama ne eski rapor ne o rapora yeni bilirkişilerin ilavesi, ortada hiçbir rapor yok’’ şeklinde konuştu.
Özel'in grup toplantısındaki ifadeleri şu şekildeydi:
"CHP olarak önümüzdeki üç günde, depremde yıkılan neresi varsa, hasar gören tüm illerde var gücümüzle olmaya, onlara iki yıl önce olduğu gibi, iki yıl sonra da dokunmaya, sorunları Meclis’e taşımaya gidiyoruz.
8-10 Şubat tarihlerinde Erdoğan yaptığı açıklamada, 650 bin konutun yıkıldığını, devletin güçlü olduğunu ve bir yıl içinde tüm konutların yapılarak teslim edileceğinin sözünü vermişti. Depremin birinci yılı bittiğinde açıkladık. Teslim edilen konut sayısı sadece 18 bin 19’du. Yani söz verilenin yüzde 2,7’si.
‘’'Yoğun bakıma yatırılması gereken hastalar acil sedyelerinde beklemekte'''
Depremin ardından yapılan yargılamalar tam bir fiyaskodur. 2031 soruşturma var, bin 397’si hakkında iddianame düzenlenmiş. Yani her üç sorumludan biri şu ana kadar savcı karşısına bile çıkmamıştır. Karara bağlanan soruşturma sayısı 75’tir. Her yüz aileden 97’sinin adalet beklentisi devam ediyor. Apartman isimleriyle, site isimleriyle bu salonda her hafta ailelerin sorunlarını dile getirdik. Sorumluların yurt dışına kaçmasından, izini kaybettirmesinden acı çeken insanlar var.
Meslek örgütlerinin gönüllü onca dayanışma çabasına rağmen bu alanı devlet hala regüle edememiştir. Yoğun bakım sorunu en büyük sorundur. Yoğun bakıma yatırılması gereken hastalar acil sedyelerinde beklemekte.
Deprem bölgesinde yüzlerce okul yıkılmıştır. Açtık denilen okulların çoğu konteyner okullardır. Sağlıksız, elverişsiz, eğitime uygun olmayan şartlarda öğrenciler yıllarını kaybetmektedir.
Sadece Van depreminde bir seferde 6 yıl mücbir sebep uzatılmış ve uygulanmıştır. Böylesi bir depremde çorap satıp geçinen adamdan vergi almaya çalışmanın bir vicdanı gerekçesi ortada yoktur.
Enflasyon eleştirisi
Dünyanın kişibaşına milli gelire göre kirası en pahalı ülkesi Türkiye, beş kat azıyla Macaristan bir arkamızda. Bu şartlar altında geçen seneye göre kiralar yüzde 100 artmışken, asgari ücretliye yüzde 30, emekliye yüzde 12 zamlarla bu insanların hem barınması hem de karınlarını doyurması bekleniyor.
Dün ocak enflasyonu açıklandı. TÜİK’e göre fiyatlar bir ayda 5,03 arttı. Oysa ENAG yüzde 8,22’lik bir enflasyon hesapladı. Geçen ay TÜİK enflasyonu yüzde 1 çıkarırken aslında bu aya doğru ötelediğini hepimiz biliyorduk. Yapılacak zamları ocak ayına bırakarak hesabı TÜİK’te bir tuttular ve bu ay 5 oldu. Bu her emekli ve memurun cebine girecek paradan yüzde 4 çalmak demektir.
3 miyon 870 bin emekli için Meclis’te bir yasal düzenleme yapılması gerek. Kök maaşları 12 bin 500 liranın altındaydı. Eğer düzenleme yapılmazsa 12 bin 500 lira almaya devam edeceklerdi. Meclis’in düzenleme yetkisi, yasa yetkisi olduğu için, bakan ‘En düşük emekli maaşını 14 bin 469 lira yaptık’ dedi. Bakan bunu deyince, ‘Yavaş, yetki Meclis’in’ dedik. Utançla ifade etmek isterim ki; bakanın o hadsizliği yapışından tam 23 gün sonra, bir gece yarısı Meclis’ten en düşük emekli maaşının 14 bin 496 lira olmasına el kaldırdılar.
TSK'dan ihraç edilen teğmenler
Teğmenler hayalini gördükleri gün, çok sevdikleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, orduya, bayrağa bağlılıklarını dile getirmek için, kılıçlarını çekip devlete sadakat yemini etmek istediler. Yıllardır olan bu geleneğe izin istediler ‘törende olmaz’ dediler. Onlar da dedi ki ‘Tören bitince, birlikte yaparız.’ Gittiler, yeminlerini yaptılar. Emre itaatsizlik ettiniz diye disipline sevk edildiler.
Bunu hazmedemeyen bir takım tarikatlar, cemaatler, sekiz gün boyunca sosyal medyadan teğmenlere saldırdılar. Selamını gülerek aldığı, hatrını sorduğu, elini sıktığı Ebru teğmene sekiz gün sonra ‘Sen kime kılıç çekiyorsun’ diye çıkışta bulundu Erdoğan... Maalesef o günden sonra teğmenlere soruşturmalar açıldı. Geçen gün teğmenlerimizden beşi ve üç komutanları ordudan ihraç edildi.
Teğmenere aylardır sosyal medyada hakaret edenler, cinsiyetçi küfür edenler, açık açık hedef gösterenlere bir soruşturma açılmamışken, teğmenler ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dedikleri için cezalandırıldılar. Teğmenlerimizle ilgili bir yanda bir cübbeli amirale soruşturmayı aylarca bekletip, emekli hakkı verenler, onların gençlik hayallerini mahfettiler, komutanlarını yaktılar.
Beş teğmen ve üç komutan hepimizin onurudur ve gururudur. Onlar kendilerini hangi mevkide, makamda görmek istiyorlarsa bunu sağlamak boynumuzun borcudur. Onları misafir edeceğiz, iktidar değişiminden sonra mümkün olan en kısa süre neyse teğmenlerimizi hiçbir kayıpları olmadan dönem arkadaşlarından asla geri bırakmadan kayıplarını telafi edeceğiz."