Çanakkale Deniz Savaşları’nın seyrini değiştiren 275 kiloluk top mermisini kaldırarak tarihe geçen Koca Seyit’in torunu Muhammed Yıkar, dedesinin cepheden köyüne dönüşünden Mustafa Kemal Atatürk ile buluşmasına uzanan hikâyeyi, aile büyüklerinden dinlediği şekliyle paylaştı.
Yıkar, Koca Seyit’in 9 yıl süren askerlik sonrası köyüne yürüyerek döndüğünü belirterek, “Çanakkale’den köyüne 13 günde yayan geldi. Gece vardığı için eve girmeye bile çekindi. Sabah olana kadar uzaktan evini izledi” dedi. Köy halkına Seyit Onbaşı’nın şehit olduğu haberinin ulaştığını, bu nedenle dönüşünün büyük şaşkınlık yarattığını aktardı.
Savaşın ardından uzun yıllar mütevazı bir yaşam sürdüğünü belirten Yıkar, dedesinin 10 yıl boyunca kendini ön plana çıkarmadığını, ta ki Atatürk’ün Havran’a gelişine kadar sessiz kaldığını söyledi. Atatürk’ün “Bu civarda bir Seyit Onbaşı vardı, onu görmek istiyorum” demesiyle başlayan süreçte, jandarma tarafından köyden alınan Koca Seyit’in büyük bir yoksulluk içinde Havran’a götürüldüğünü anlattı.
Yıkar, dedesinin Atatürk’ün huzuruna çıkmadan önce yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:
“Üstünde doğru düzgün elbise yoktu. Ayağındaki çarık yırtıktı. Nahiye Müdürü, sabah paşanın karşısına bu halde çıkamayacağını söyleyip kendi makam ceketini giydirdi. Ama dedem uzun boylu olduğu için ceket kısa geldi, kolları yetmedi, yakası kapanmadı. Atatürk’ün karşısına fakirlikten emanet bir ceketle çıktı.”
Atatürk’ün kendisine maaş bağlamak istediğini ancak Koca Seyit’in bunu kabul etmediğini anlatan Yıkar, “Dedem ‘Biz o gün görevimizi yaptık, maaş için değil’ diyerek teklifi reddetmiş” dedi. Koca Seyit’in Atatürk’ten tek isteğinin ise geçimini sağlamak için yaptığı orman kömürü işinde sıkıştırılmamak olduğunu aktardı.
Zorlu yaşam şartları altında hayatını sürdüren Koca Seyit’in, ilerleyen yıllarda zeytinyağı fabrikalarında hamallık yaptığını söyleyen torun Yıkar, “Soğukta çalışırken zatürreye yakalandı ve 50 yaşında vefat etti. Savaştan sonra 21 yıl boyunca yokluk içinde ama onurlu bir hayat yaşadı” ifadelerini kullandı.