Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine ve denetimsizliğine dikkat çekerek, özel hastanelerin devlete bağlanmasını talep etti. Ayrıca, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin ardındaki planların sorgulanması gerektiğini vurguladı.
Başkan Fesih Bingöl, "Eğer bir ülkede sağlık parayla olursa, sonuç bu olur. Hele ki Sağlık Bakanlarının özel hastaneleri varsa, sonuç yine bu olur. Yaklaşık bir buçuk yıl önce, şu an gündemde olan hastaneye gittim. İmplant yaptırıyordum ve bir sorun yaşadım, acil servise gittim. Orada serum verdiler ve ardından bir tetkik yapıldı. Bir doktor geldi ve böbreğimin iflas ettiğini, diyalize bağlanmam gerektiğini söyledi. İtiraz ettim. Sonra Beylikdüzü Devlet Hastanesi’ne sevk edildim. Orada da durumumun iyi olduğunu söylediler. Eğer ani bir karar vermemiş olsaydım, özel hastanede kalmak zorunda kalacak ve yüksek ücretler ödeyecektim.
Sağlık sistemi 22 yıldır özelleştirme mantığıyla yönetiliyor ve denetim mekanizması yok. İstanbul’daki bu sorun, 17 ay önce tespit edilmiş ancak süreç ilerlememiş. Ölümlerle ilgili sayılar belirsiz; kimi 12, kimi 24 diyor. Eğer Sağlık Bakanlarının ya da siyasi parti yöneticilerinin hastaneleri varsa, denetim yapılması zor olur ve sonuç böyle olur. Saadet Partisi olarak, sağlık hizmetlerinin özel kurumlarla birlikte verilmesini savunuyoruz ama ciddi bir denetim olması şart.
Halkımız özel hastanelerin devlete bağlanmasını ve ücretsiz olmasını istiyor. Özel hastanelerin tamamen kapatılmasına karşıyım ama denetim olmazsa, devletleştirilmeleri gerekebilir. Kamu hastaneleri önemli, ancak nitelikli doktorlar maaşlardan memnun olmadıkları için yurt dışına ya da özel sektöre gidiyor. Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bile doktorlar istifa ediyor ya da özel muayenehaneler açıyor. Bu nedenle sağlık ve eğitim konularında topyekûn bir karar alınmalı.
Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamasının nereden geldiği ya da neye hizmet ettiği merak konusu. Türkiye’de siyasetin normalleşmesi, 85 milyon insanın bir arada yaşaması adalet ve hukuk ile mümkün olabilir. Ancak durup dururken böyle bir şey söylemek başka bir projeye hizmet etmektir. ABD ve İsrail’in Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta bir devlet kurma çalışmaları var ve Türkiye’nin buna itiraz etmemesi için bir plan yürütülüyor.
Bu süreç erken seçim ya da anayasa değişikliği ile sonuçlanabilir. Büyük Orta Doğu Projesi ve Büyük İsrail Projesi adım adım ilerliyor. İsrail, bölgeye saldırı hazırlığı yapacaksa kara yoluyla değil, burada bir Kürt devleti kurarak yapar. Eğer bu devlet demokratik yollarla kurulsa itiraz etmezdik ama dayatmayla kuruluyorsa burada bir sorun vardır. Genel Başkanımız da bu konuda şeffaf bir bilgilendirme talep etti. Anayasa Mahkemesi’ni hainlikle suçlayan bir anlayış, neden bir anda yeni anayasadan bahsetmeye başladı? Eğer böyle bir teklif Özgür Özel ya da başka bir liderden gelseydi, meydanlarda hain ilan edilirdi. Ancak Devlet Bahçeli’nin bu açıklamayı yapması tesadüf değil; bu açıklama için en uygun kişiydi. Türkiye’nin ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.