Durmazlar, yaptığı açıklamada Kütahya Simav’daki depremin, bölgenin deprem riskini bir kez daha hatırlattığını belirterek, “Bu depremden, hatta Sındırgı depreminden çok önce biz Eskişehir’in ve çevresinin birçok fay hattıyla çevrili olduğunu söylemiştik. Sadece Eskişehir fayının, Dodurga fayının veya Yayınlanan fayının değil, Simav ve Gediz faylarının da incelenmesi gerektiğini ifade etmiştik. Çünkü bu faylar nedeniyle hem bizim hem de özellikle Kütahyalıların canı çok yanmıştır” dedi.
1976’da Simav’da yaşanan büyük depremin etkilerine de değinen Durmazlar, o dönem kentin tamamen yıkıldığını hatırlatarak, “Büyüklerimiz o günleri şöyle anlatmıştı: Deprem gece vakti, kış aylarında olmuştu. Evlerde sobalar yanıyordu. Depremden sonraki günlerde Simav ve Gediz’in üzerinde yanık et kokusu günlerce hissedilmişti. Yani sadece binaların yıkılması değil, ikinci etkiler de çok ağır olmuştu” diye konuştu.
Depremlerin sadece binaların dayanıklılığıyla sınırlı bir risk olmadığını vurgulayan Durmazlar, “Bizim sürekli ‘deprem, deprem, deprem’ dememizin en büyük nedenlerinden biri budur. Çünkü sizin binanız sağlam olabilir ama deprem gündüz vakti alışveriş merkezinde, komşunuzun evinde ya da yoldan geçerken meydana geldiğinde, yanınızdaki zayıf bir bina üzerinize yıkılabilir. Bu da can kaybına ya da yaralanmalara neden olabilir” ifadelerini kullandı.
Durmazlar, Eskişehir’de deprem konusunu gündemde tutmak için bir yol haritası hazırladıklarını belirterek, “Artık Eskişehir’de deprem konusunu daha fazla gündemde tutacağız. Arkadaşlarla bir yol haritası oluşturduk. Depremi sadece olduktan sonra değil, olmadan önce de insanların aklına kazıyacak bir sistem kuracağız. Bu çalışmalarımızı önümüzdeki haftalarda göreceksiniz” dedi.
“Beylikova’daki Rezervin İçeriği Kamuoyuna Açıklanmalı”
Beylikova’da keşfedilen nadir toprak elementleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Durmazlar, Türkiye’nin elindeki bu kaynağın tam olarak ne içerdiğini bilmediğini söyledi. Durmazlar, “Evet, dünyanın ikinci büyük rezervini bulduk. Peki ne bulduk? Nadir toprak elementleri dediğimizde bunların içinde neler var, hâlâ bilmiyoruz. Ama bir Amerikalı bizim madenimizi bizden daha iyi biliyor. En büyük eksikliğimiz bu. Bir şeye sahibiz ama neye sahip olduğumuzu bilmiyoruz” diye konuştu.
Enerji Bakanlığı ve Eti Maden’in bugüne kadar detaylı bir açıklama yapmadığını kaydeden Durmazlar, “Nadir toprak elementleri konusunda kamuoyuna bugüne kadar Enerji Bakanlığı tarafından detaylı bir açıklama yapılmadı. Eti Maden bölgede bir tesis açtı ama rezervin içeriği, kalitesi, işlenmesi konusunda net veriler ortaya konmadı. Oysa bu elementlerin hangi alanlarda kullanılabileceğini bilmek zorundayız” dedi.
Nadir toprak elementlerinin dünya genelinde en çok mıknatıs ve katalizör üretiminde kullanıldığını ifade eden Durmazlar, “En önemli gelir sağlayan kullanım alanları ise lazerler ve şarjlı pillerdir. Biz bugün TOGG üretiyorsak, şarjlı pillerini bu elementlerle sağlayacağız. Medikal görüntüleme sistemlerinde, yeni nesil yalıtkanlarda, telekomünikasyonda, aydınlatmada, uzay teknolojilerinde de bu elementlere ihtiyaç vardır” diye konuştu.
Durmazlar, rezervlerin içeriğinin kamuoyuna açıklanmasının önemini vurgulayarak, “Bu madenlerle ne kadar pil, ne kadar lazer üretebiliriz, hangi sektörlerde çığır açabiliriz, hangi alanlarda dışa bağımlılığımızı azaltabiliriz? Bunları Amerikalılardan önce bizim bilmemiz gerekir. Bu, Türkiye halkının, Eskişehir’in hakkıdır” ifadelerini kullandı.
