Baş ve boyun bölgesinde terlemenin çocuklarda sık görüldüğünü dile getiren Dr. Kuğu, “Baş ve boyun bölgesi ile el ve ayak altındaki ter bezleri doğuştan aktiftir. Koltuk altı, sırt ve kasık bölgesindeki ter bezleri ise ergenlikle birlikte çalışmaya başlar. Bu yüzden çocuklarda görülen bölgesel terlemeler büyük ölçüde doğaldır” dedi.
Yatağı ıslatacak ya da çamaşır değiştirecek kadar yoğun terlemelerde D vitamini eksikliği gibi durumların araştırılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Kuğu, “Ancak çoğu durumda genetik faktörler öne çıkar. Ailede aşırı terleme varsa, çocuklarda da görülme ihtimali yüksektir” diye konuştu.
“Terledi, hasta oldu” düşüncesi yanlış
Terlemenin hastalık yapmadığını ancak soğuk hava veya klima gibi etkenlerle birleştiğinde bağışıklığı düşürebileceğini belirten Dr. Kuğu, “Terli şekilde rüzgâra veya hava akımına maruz kalmak, vücut direncini düşürür ve hastalığa zemin hazırlar. Terin üzerinde soğuması esas sorun oluşturur” dedi.
Sütlü tatlı ve dondurma sonrası ılık su içilmesini öneren Dr. Kuğu, “Süt ürünleri boğazda kalıntı bırakır, bu da bakterilerin üremesi için ortam oluşturur. Dondurma, magnolia, tiramisu, ekler gibi gıdalardan sonra su içmek faydalıdır” ifadelerini kullandı.
Terlemenin tedavi gerektiren bir durum olup olmadığının, şiddetine ve etkilediği alanlara göre değiştiğini aktaran Dr. Kuğu, “Özellikle sınav stresinde çocukların elleri optik formları bile ıslatacak kadar terleyebiliyor. Böyle durumlarda botoks ya da stres yönetimi öneriyoruz. Çünkü terleme; vücudun koşu, egzersiz, ateş ve stres gibi durumlarda kendini soğutma mekanizmasıdır. Terleyemezsek, vücut ısısı iç organlara zarar verecek seviyelere çıkabilir” dedi.