“Ocak ayından bu yana yalnızca yüzde 7 artış yapıldı”
Ulusal Süt Konseyi tarafından alınan karar doğrultusunda, ocak ayında 17 lira 15 kuruş olarak belirlenen çiğ süt fiyatının 1 Ağustos’tan itibaren 18 lira 35 kuruşa yükseltildiğini hatırlatan Başkan Yuva, “Bu artış oranı yalnızca yüzde 7. Ancak TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon oranı yüzde 16,7. Üreticinin doğrudan maruz kaldığı tarımsal girdi enflasyonu ise yüzde 12,5 seviyesinde. Bu tablo, üreticinin maliyetler karşısında ciddi şekilde zorlandığını ortaya koyuyor” dedi.
“Haziran toplantısı gecikti, beklentiler karşılanmadı”
Ulusal Süt Konseyi’nin her üç ayda bir toplantı yaptığını belirten Yuva, “1 Ocak’ta fiyat açıklandı. Mart ayında yapılan toplantıda hiçbir fiyat artışı kararı alınmadı. Haziran’da yapılması gereken toplantı ise temmuzda gerçekleşti. Ancak açıklanan yeni fiyat beklentilerin çok altında kaldı” diye konuştu.
“Üretici litre başına yaklaşık 3 lira zarar ediyor”
Dünya genelinde kabul gören süt-yem paritesinin 1,3 ila 1,5 arasında olması gerektiğini vurgulayan Başkan Yuva, “Bu, üreticinin 1 litre süt satarak en az 1,5 kilogram yem alabilmesi gerektiği anlamına gelir. Ancak şu an yem fiyatı kilogram başına ortalama 700 lira civarında. 1,5 kilogram yem için 21 lira gerekirken, üreticinin aldığı çiğ süt fiyatı yalnızca 18 lira civarında. Bu da üreticinin litre başına yaklaşık 3 lira zarar etmesi demektir” ifadelerini kullandı.
“Süt üreticisinin ayakta kalması giderek zorlaşıyor”
Bu zararın sürdürülebilir olmadığını ifade eden Yuva, “Üretici bu koşullarda hayvancılığı sürdüremez. Eğer süt ve damızlık hayvanlarımızı koruyamazsak, bu hayvanlar kesime gider. Bu da hem süt hem de et fiyatlarında yeni artışları beraberinde getirir. Bu klasik bir kısır döngüdür” dedi.
“Fiyatlar 3 ayda bir otomatik güncellenmeli”
Üreticinin önünü görebilmesi için fiyatların üçer aylık periyotlarla otomatik güncellenmesi gerektiğini dile getiren Yuva, “Enflasyon kaynaklı artışlar üreticiye doğrudan yansıtılmalı. Süt-yem paritesi 1,5 seviyesini karşılamalı. Üretici, emeğinin karşılığını almalı” diye konuştu.
“Döviz kuru üreticiyi ayrıca etkiliyor, destekler artırılmalı”
Mazot ve diğer birçok girdi kaleminin döviz endeksli olduğuna dikkat çeken Yuva, “Üretici dövizdeki artışlardan da olumsuz etkileniyor. Yem bitkileri üretimi ciddi biçimde desteklenmeli. Tarım Bakanlığı’nın mevcut destekleri artırılarak süt üreticileri özel olarak teşvik edilmelidir. Aksi takdirde süt üretimi düşer ve şehirde yaşayan vatandaşlarımızın süt ihtiyacı karşılanamaz” şeklinde konuştu.
“Zincir kırılırsa sonuçları tüm toplumu etkiler”
Veteriner hekimlerden sanayicilere, market çalışanlarından yetiştiricilere kadar birçok kesimi kapsayan hayvancılık sektörünün temelinin “protein üretimi” olduğunu söyleyen Başkan Yuva, “Bu zincir kırıldığında sadece üretici değil, tüm toplum etkilenir. Vatandaşımıza güvenli ve sürdürülebilir şekilde hayvansal protein sunmak zorundayız” ifadelerine yer verdi.
“Anaç hayvanlar kesime giderse, süt ve et krizi kapıda”
Anaç hayvanların kesime gönderilmesinin üretimin temelini ortadan kaldıracağını vurgulayan Yuva, “Bu hayvanlar yavru veremez hale gelir. Üretim materyali azalır. Bu da süt ve et ithalatının artmasına yol açar. Önce süt, ardından et ithalatı başlar. Çünkü doğacak buzağı doğmazsa, bir yıl sonra ihtiyaç duyulan et de olmaz. Damızlık hayvan olmadığında süt arzı azalır, marketlerde fiyatlar yükselir. Bu zincir büyük bir krize dönüşür” dedi.
“Yüzde 50’lik artış bekleniyordu, beklenti karşılanmadı”
Üretici camiasında yüzde 50’lik bir fiyat artışı beklendiğini belirten Yuva, “Ancak açıklanan artış bu oranın çok altında kaldı. Bu nedenle market fiyatlarında da ciddi bir yükseliş beklenmiyor. Çünkü üreticinin zararı, zincirin en başında başlıyor. Ulusal Süt Konseyi’nin bu fiyatı acilen yeniden değerlendirmesi ve üreticilerin yaşadığı sıkıntılara çözüm üretilmesi gerekiyor” diye konuştu.
